27 Ocak 2010 Çarşamba

Nejat Alp & Ozan - Arkadaşım Şarki Sözü

Gönderen mad00

Nejat Alp & Ozan - Arkadaşım (11/1o/2oo8)










nejat alp

_senmiydin sevgilimi çalan? anladımki dostluklar yalan sen olamazsın bu canımı acıtan beni sırtımdan vuran



ozan

-benmiydim seni böyle yakan sevdiğine kem gözle bakan bilmiyordum onun senle olduğunu nasıl yaptım sana bunu



nejat alp:

-ben onu delice sevmiştim gözlerine cennet demiştim bir daha hiçbir gülen göze inanmam yıkılırım ben hala….



ozan:

-çıkarsızca sevdim ben onu böylemi olacaktı sonu sen de yandın bu aşkta bak bende yandım Hak etmedik biz bunu!!!

nejat alp:

-ilk bahar kışa döndü bu zalimin yüzünden Dostum senin bir suçun anlıyorum gözünden



Ozan:

-seni üzgün görmektense bu kalbimi yakardım öleceğimi bilsemde aranızdan çıkardım



Nejat alp & Ozan

-evet sende bende yandık bir şeytanı melek sandık bu hayattan bir ders aldık İki dost biz bize kaldık hadi boşwer dostum o utansın




Metin2 MultiHack 6.1 ;




Hilenin Özellikleri:



Lock Mobs – Wall Hack – AutoPick



Anlatım:



Multihack 6.1 İndirin Masaüstüne Çıkartın

Oyuna Giriş Yapın

MultiHack 6.1 Açın

Rarşifresi : www.ixiroyun.com

Kalite AnlatıLmaz Yaşanır.

dowload


http://www.trkral.com/ixiroyun.com%20MultiHack%206.1.zip

Musa cinayetiyle adını duyduğu Metin 2 adlı oyun, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün isteği üzerine 18 yaşından küçüklere yasak hale geldi.


Türkiye çapında yaklaşık 2 milyon kullanıcısı olan internet üzerinden oynan ‘Metin 2′ adlı oyuna yasak geldi. Akşam’ın haberine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün talebi üzerine artık 18 yaşından küçükler, oyunu oynayamacak.



Erzurum’da işlenen Musa Kang, cinateyinde ‘Metin 2′ adlı oyun çok konuşulmuş, küçük çocuğun oyun şifresi için kaçırılmış olabileceği iddia edilmişti. ‘Metin 2′ polisin de dikkatini çekti. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı, birçok velinin çocuklarının oyunda gördüklerini hayata geçirdikleri, sopalarla şiddet uyguladıkları şikayetleri üzerine inceleme başlattı. Ardından bir rapor hazırlandı.












SAVAŞÇI SANIYORLAR


Uzman polislerin hazırladığı raporda, ‘çocukların oyundaki karakterleri gerçek hayata taşıdıkları’ belirtildi. Çocukların, ‘gerçek dünyadan uzaklaşıp sanal dünyada yaşadıkları hissine kapıldıkları’ vurgulandı. Raporda ‘Metin 2′ oynayan çocukların kendilerini savaşçı karakter olarak gördüğü bilgisinin de bulunduğu öğrenildi.



VALİLİKLER UYARILDI



Polis, hazırladığı bu raporu İçişleri Bakanlığı’na iletti. Bakanlık da Emniyet’in ’sakıncalı’ bulduğu oyuna ilişkin 81 ilin valiliklerine bir yazı gönderdi. 18 yaşından küçüklerin ‘Metin 2′ oynamasının yasaklandığı, bu konunun üzerinde hassasiyetle durulması istendi.

Erzurum’da bir bağımlı tarafından öldürülen Musa Kang (14) kaybolduğunda ‘Metin 2′de para mı kazandı, oyuncu şifresi çalması için mi kaçırıldı’ şüphesi doğmuştu.



BMW veren bile vardı

İnternetİn online oynanabilen oyunlarından ‘Metin 2′de savaşçıların seviye atlaması için oyuncunun ya 20 TL ya da bilgisayar başında en az 5 saat harcaması gerekiyor. Süper kahraman için 6-7 ay gerekiyor. Kimi oyuncuların hızla güçlenip sanal prestij için karakter satın aldıkları belirlenmişti. Bir tekstilcinin, güçlü kahraman için BMW’sini gözden çıkardığı açıklanmıştı.

Metin2 Car Hackleme Gell Bak %100 Tutuyor




Arkadaşlar dayanamadım birçoğumuz internet kafelerde charları görüyor ağzı sulanıyor kimisi karısı kendisini aldattığını düşünüyor bir çoğumuz çocuklarımız ne yapmış diye düşünüyor (genelde char soymak için kullanılır) evt sizlere THT de sanırım 1 ilki gösterecem bu keyloggeri hepimiz biliyoruz maile lisans karşılığı attığınıda biliyoruz lisans ilke süresiz olduğıunuda biliyoruz sizler için ben bu lisansı buLdum sadece siz lisansı girince benimkinin kara listeye düşme gibi 1 durum varmı yokmu sadece o durumdan korkuyorum ama vericem tamindir.com veya başka forum-download sitelerinde 007 Casus bilgisayar vardır indirin kuyrun talimatlara uyun lisans benden olsun ama 1 karşılıkla beni + repe yada sevdime kavusmam için dua ediceksiniz işte veriyorum



programın sol atta register now yazan yere tıklayın bu verreceklerimi harfi - sayı sına yazın

bu kadar veeee sonuç indiremeyen arkadaşlarımız var o yüzden nerden indiricez onu gösterim işte oranın linki:

http://www.tamindir.com/program/14856/Casus_Bilgisayar_007_(Keylogger).htm

NAME : uzmanhacker

SERİAL : 586J828V753S338B488K-6053938373





Arkadaşlar şimdi Bu Programı Metin2 Oynayan Bir Bilgisayara Kuruyoruz



Bu Programı Cafe veya Ev bilgisayarı Okul Bilgisayarı Her Yerde Rahatlıkla Kurabilirsiniz Program Pc de yapılan herşeyi Saniyesi Saniyesine Katdeder

Ekran Görüntülerini Verir Klavyeden girilen rakam ve harfleri rahatça görebilirsiniz hatta belirli dakikalar içinde E-mail Ze bilgileri Aktara Bilirsiniz

Tek kelimeyle Mükemmel Ötesi Casus bilgisayar 007 artık Vista destekli !!! Vista platformlarında da Casus Bilgisayar 007



yazılımının keyfini doyasıya çıkarın ...



Programın Genel Özellikleri:



1.Klavye kaydedici özelliği ile bilgisayarda yazılan bütün herşeyi kaydeder. Örnegin; Msn sohbeti, açılan e-mailler, word dosyaları gibi.

2.İnternette girilen ve gezilen bütün web sitelerini ekran görüntüsü ile beraber kaydeder ve listeleyerek size gönderir.

3.Sizin belirleyeceğiniz aralıklarla bilgisayarın ekranının görüntüsünü alır ve kaydeder.

4.Bilgisayarınız da açılan veya çalıştırılan bütün komutları, dosyaları kaydeder ve listeler.

5.Bilgisayarınız da açılan veya silinen bütün dosyaları kaydeder ve listeler.

6.Bütün bu bilgileri sizin belirleyeceğiniz aralıklarla e-mail adresinize gizlice gönderir.



Programın Çalışma Özellikleri ?



* Tamamen gizlidir.

* Casus yazılım tarayıcı ve benzeri programlar tarafından farkedilemez.

* Bilgisayar açılınca kendiliğinden otomatik olarak ve gizlice kaydetmeye başlar.

* Programa sadece sizin belirleyeceğiniz şifre ve kısayol tuşu ile gizlice ulaşılabilir.

* Programa girmek için Ctrl - Alt - F7 tuşlarına aynı anda basmalısınız. Programa girince ilk önce şifrenizi belirleyin , sonra e-mail adresinizi girebilirsiniz, böylece bilgisayarınızdan uzaktayken de neler olup bittiğini ögrenebilirsiniz. Ayrıca ekran kaydetme aralığını belirleyin.

* Masa üstünde kayıtlı olan '' 007 Install '' dosyasını silin, çünkü böylece yazılımın daha da gizli olması sağlanır.

* Program birçok kişinin kullandığı bilgisayarlara yüklenerek daha da çok bilgi ele geçirilebilir, fakat bizim temennimiz programın daha çok legal olarak kullanılması yönünde.



---------------------------------------------------------------------------------






KEYSTROKES LOG : Klavye kaydedici. Bu butonu tıklayarak yazılan sohbetleri,mailleri ve şifreleri görebilirsiniz.


WEBSITES LOG : Bu butonu tıklayarak gezilen web sitelerinin listesini görebilirsiniz.

APPLICATIONS LOG : Bu butonu tıklayarak uygulamaların listesini görebilirsiniz.

SCREENSHOTS LOG : Bu butonu tıklayarak ekran fotoğraflarını görebilirsiniz.

FILE/FOLDERS LOG : Bu butonu tıklayarak açılan, silinen dosyaları görebilirsiniz.

PASSWORD SETUP : Programa girmek için kullanacağınız şifreyi belirleyin.

-Şifreyi belirleyebilmek için '' enable password protection to avoid unauthorised accses '' kutusunu işaretleyin.



HOTKEY SELECTION : Programı görünür yapmak için basmanız gereken tuşları belirlerleyebilirsiniz.

OVERRIDE ANTISPY PROGRAMES : Burayı işaretleyerek anti spy taramalarını atlatabilir, programın anti-virüslere karşı tanınmasını engelleyebilirsiniz. (Bu özellikten %100 yararlanmak için lisans gereklidir)

START UP OPTION : Başlatma seçenekleri. Buradaki bütün kutuları işaretleyin.

ADVANCED OPTION : Gelişmiş seçenekler. Burayı tıklayarak bilgilerin gönderilmesini istediğiniz e-mail adresini belirleyin.

STEALTH MODE : Gizli mod. Programın başkaları tarafından farkedilmemesi için her zaman gizli mod da tutun.

CLEAR LOGS : Kaydedilen tüm içeriği siler.

HIDE : Programı gizler.

STOP : Programı durdurur.



UNINSTALL 007 SPY SOFTWARE : Programı bilgisayardan kaldırır.

CANCEL : Bu sayfada yapılan işlemleri iptal eder.

OK : Bu sayfada yapılan işlemleri kaydeder.



!!! Programı bilgisayarından kaldıramayan kullanıcılar için "uninstall" (kaldırma) açıklaması:



Öncelikle programın çalışır durumda olması gerekiyor. Belirlenen kısayol ile programın arayüzüne ulaşıyoruz ve ardından "Advanced Option" bölümüne girip "Uninstall 007 Spy Software" buttonuna basarak karşımıza çıkan onay sekmesinde "Evet" diyerek kaldırma işlemini tamamlıyoruz.

* Programın dili İngilizce olmasına rağmen kullanımı son derece kolaydır. Çünkü; siz sadece mail adresinizi giriyorsunuz, gerekli olan bilgileri program kendiliğinden otomatikmen gönderiyor, yinede istediğiniz bilgileri kendiniz ayarlamak isterseniz; aşağıda belirttiğimiz terimler ve karşılıkları ile programı kendinize özgün olarak kullanabilirsiniz

kullanılmayan hacklenmiş ve şifresi değişmeyen charlar buyrun ama hepsinin serverlarını bilmiorum yanlış anlamayın bunları canınız sıkılmasın diye veriyorum tşkler...




ID : xgitmex Şifre : fbgokhan34 ( XGEN - 68 )

ID : meltem0035 Şifre : zx42d8gew ( XGEN - 61 )

ID : turan2323 Şifre : 16888738324 ( DIES - 64 )

ID : tearsofgodr Şifre : topancan ( XGEN - 62 )

ID : kontor_123 Şifre : 789456 ( Bermaus - 60 )

ID : komutantth88 Şifre : waaris55 ( XGEN - 62 - 60)

ID : bendenizvvvv Şifre : c6936718can ( MANES - 59 )

ID : apsuva_950 Şifre : 02126741110 ( XGEN - 63 )





ID şifre





misantropi2 t216267t (patos 60 )



55kanka55 5503752



5aslan527527 MaSa527527



muhamed98765 123456789987



bannedtr1 dcbanned





abinyavuz10 11112222





umtcan93 025802580



tberias murataslan



151sunay1905 141sunay141





emreturkmen ahmetemre



fizikci662 dasdasf





fizikci662 yasinkara





huntercan45 huso9045



sican123 29031995



amayeter99 135790123



34trcrazy34 d3hs3tazr4il



experman vcgm8ssr0



RAMAZANN_42 12341989



karababa122 110211025687



berkay25 6820212



tuning35 19921992



deathfuck nyn123nyn



burakserat kankalar31

id : karter12


şifre : 06061977

server : logos





id : oguz5oguz

şifre : kraloguz5

server : ronark



id : melisanet07

şifre : emreotomotiv



id : ereyn2121

şifre : 05353053710

server : ronark



id : ehuehu068

şifre : 050205068



id : infax1905

şifre : mert123123



id : aytackaya >

pass : 55420yh55



id : mehmetaga133

şifre : karamurat31

bilgi : cyper 43 level noob



id : tiryakiemre

şifre : yes1717



id : ertantura

şifre : 8575

server : beramus



id : xxxyyyyxxx

şifre : m5056259284

bilgi : manes 55 level mage





id : braathen100

şifre : 12121991

server : ronark



id : ertan1454

şifre : ertan1454

bilgi : beramus 45 level noob rouge



id : dj_music

şifre : xvp3jr8pb

bilgi : xgenon 48 level noob rouge



id : jinix3434

şifre : 1992803334

bilgi : manes 51 level



id : das_das_41_41

şife : g5rpqpuny



id : lufer09876

şifre : 1122334455

bilgi : olimpia 44 level noob



id : jancakkee

şifre : geodis007



id : 2manyus3rs

şifre : malugulcan

bilgi : xgenon 64 level 57k np FiriLDak



id : matrock74100

şifre : lpk43veem



id : 06hakan1989

şifre : hakan8390726

bilgi : 22 level noob uğraşmaya deymez



id : yaksu0606

şifre : hakan8390726

bilgi : olimpia 54 level



id : freelandy555

şifre : kormanyak

bilgi : manes 49 level noob rouge



id : eraslan1985

şifre : ademfatma

bilgi : 1logos 60 level noob aq



id : exxxe141

şifre : 5336418080

bilgi : 17 gün cyper



id : goldattackk

şifre : hakan01zuzu

bilgi : cyper 60 level mage



id : garam_123

şifre : alpercik

bilgi : 59 level noob rouge



id : waldown7

şifre : 24685440535

bilgi : xgenon 44 level noob rouge



id : desertrogue6

şifre : 9000571908

bilgi : ronark



id : banned74

şifre : player44

bilgi : 46 level noob mage



id : goldak00

şifre : 01251982

bilgi : 50 level noob rouge



id : sekil1987

şifre : necroibram



id : gamerapp

şifre : 112233

bilgi : bütün serverler



id : djtata12

şifre : tahaucan12

bilgi : cyper 46 level



id : d55hdvzs

şifre : oh83938vl

bilgi : pathos 53 level



id : djtaha93

şifre : yamanforum93



id : karadelik134

şifre : 123456789



id : kezmanemre0

şifre : emre3535



id : 22batista22 (-)

şifre : 278927366646

bilgi : olimpia 49 level noob rouge ,



id : faikmert

şifre : mertmert



id : murat124tr

şifre : zahide123

bilgi : edena 46 level



id : zikeemre2

şifre : erenemre35

bilgi : edena 43 level mage noob



id : odemey31

şifre : 19051979

bilgi : ares , beramus , edena , manes)))) , logos



id : 45gelenbe65

şifre : humanavcisi

bilgi : cyper 38 level noob rouge



id : 20deadmaster

şifre : nigde123

bilgi : edena 61



id : haso6532834

şifre : wjy9ad8n

bilgi : olimpia 50 level



id : ozanatca

şifre : soundwawe

bilgi : cyper 43 level





id : satanizm3334

şifre : 1837837KAAN



id : 3sradracula

şifre : DOS55ZQZW

bilgi : cyper 53 level priest



id : hedef815

şifre : bisan815

bilgi : cyper noob 52 level mage 46 level rouge 10 gün premieum



id : emre8372

şifre : bisan815

bilgi : cyper 32 level noob



id : anarcyst987

şifre : eternal206



id : skorpitx38

şifre : 05376961984

bilgi : cyper 51 rouge





id : tr_mstfa_tr

şifre : 33dokuzeder

bilgi : premieumlu Ares 60



id : asad22853

şifre : yy31cat90z

bilgi : 57 level priest



id : orko77777

şifre : 10203040

bilgi : aq çöplük char



id : Kurnaz26

şifre : 240090

bilgi : bütün serverler



id : crazyboymet3

şifre : 123456789

bilgi : 42 level



id : 89gelenbe12

şifre : bisan815



id : 1597anan1597

şifre : 19071881



id : lufer1230123

şifre : merhametlii

bilgi : olimpia 55 level priest



id : lufer09876

şifre : 1122334455



id : babalar08

şifre : 11121314

bilgi : beramus 50 level





id : komlogar123

şifre : fernando123

bilgi : olimpia 46 level



id : 75ler75erler

şifre : 369258147

bilgi : logos 50 level



id : meminbegum06

şifre : memin123

bilgi : olimpia 41 level



id : kardesler18

şifre : 2161564

bilgi : xgenon , olimpia 51 level mage , pathos



id : nomqk

şifre : darkangel565



id : sinos680

şifre : duk2282426

bilgi : 5 para etmez bütün severler



id : 20000erler

şifre : ucankartal

bilgi : are , dies , xgenon , beramus , cyper , olimpia , logos



id : 123se123

şifre : sercan123456

bilgi : ares , beramus , cyper , olimpa , edena , manes





id : gogopo58

şifre : thw2lwqc7

bilgi : noob aq



id : serserialpi

şifre : 15519811



id : hares2010

şifre : hackeriso

bilgi : beramus 36 level



id : repciler75

şifre : repciler75

bilgi : ares, beramus , olimpia* , edena , manes , logos



id : free2playgm

şifre : 5438569882

bilgi : cyper 42 level



id : sahmaran_003

şifre : sensizolmaz

bilgi : edena 70 level warr



id : engin263434

şifre : 11251981

bilgi : beramus 46 level ezik warrior



id : cantyouse2

şifre : fezo001990

bilgi : pathos 48 lvl



id : v999o999

şifre : sp5lqgq0j

bilgi : olimpia 50 level noob rouge



id : sexbome4561a

şifre : co7447co

bilgi : manes 59 level



id : killerby6161

şifre : 123123123

bilgi : Ares , diez



id : ashqnight

şifre : 05427324588

bilgi : beramus 63 level priest



id : 20karakedi20

şifre : burhanettin

bilgi : logos 59 level rouge





id : yinequantes

şifre : 210890oz

bilgi : 63 level war







id : paypay69

şifre : er123159



id : crater1677

şifre : 352123456

bilgi : bütün serverler





şifre : 28792736778

bilgi : bütün serverler



id : mehmetkara1

şifre : 287927kara78



id : kanakan1903

şifre : 123456123

bilgi : olimpia , pathos



id : grandali38

şifre : 11512ali

bilgi : neredeyse her server pathosa kadar.



id : thejackal105

şifre : 05365483672

bilgi : 34 level noob



id : aresykp77

şifre : yakup5ahmet

bilgi : ares 45 level



id : semihhodurma

şifre : qrhb6ka39



id : geliyoo987

şifre : kast159753



id : azerdede10

şifre : 05355852955

bilgi : dies 38 level noob



id : talha12

şifre : 25678



id : grandali38

şifre : 11512ali



id : askimnaptin1

şifre : 1234554321



id : metebfg

şifre : 19071996





id : kimsinsenn3

şifre : 68456845



id : ponponci

şifre : ponponci



id : komon0078

şifre : 98765433



id : wampirella3

şifre : fatih1991



id : ro_ro

şifre : 21bugem65



id : craluqur23

şifre : 4594998



id : egzotic000

şifre : rodoplu592



id : lawsked7

şifre : lawsked7



id : tutsakboys

şifre : maviay



id : 87xonurx87

şifre : sareveonur



id : moondavon53

şifre : 020907058



id : lastplayer53

şifre : 0536571020k



id : sadocan1818

şifre : 352626934urd



id : guardselim53

şifre : 05365710213s



id : lordgans37

şifre : sanxiyhezer



id : caspersoko12

şifre : gs3ry5sxfb



id : keremserhat1

şifre : kerem1992



id : moondavon53

şifre : 020907058



id : trenor15

şifre : 7532159846



id : neocan

şifre : 190138



id : 87xonurx87

şifre : sareveonur



id : eminem_1990

şifre : 05466921357



id : caspersoko12

şifre : gs3ry5sxfb



id : engin263434

şifre : 11251981

bilgi : beramus 42 level noob warrior



id : mertkartal06

şifre : kankalar06

bilgi : olimpia 45 level noob rouge



id : kucukyali2

şifre : masterwork

bilgi : ronark 32 level noob



id : kestanecicem

şifre : cem001144





id : harly

şifre : 02125108126

bilgi : noob charlar



id : atikaa12

şifre : galatasaray

bilgi : dies 41 level rouge



id : lordgans37

şifre : sanxiyhezer



id : expexpexp18

şifre : 05357647132



id : lablador1905

şifre : 17101996



id : odun162

şifre : kaan1131



id : lablador1905

şifre : 171019961996



id : crazy69boy

şifre : crazy69boy



id : semre186

şifre : snkzumt8

bilgi : pathos 36 level noob rouge



id : 9ol9ol9ol

şifre : 9o9o9o9o

bilgi : logos 51 wariior 41 level rouge



id : taverna12309

şifre : atillakaya

bilgi : olimpia 52 level warior noob



taverna123

arifsusam

24 level noob



id : mustafa159b

şifre : bAyRaM159b

bilgi : logos 47 level noob rouge





id : leader451

şifre : bzktj21trk

bilgi : beramus , olimpia noob chars



crazy2275

nazif1991

beramus 50 level



id : annnka99

şifre : 12345678



id : hitmance65

şifre : 1992803334



id : nickelramm

şifre : zonguldak

bilgi : 59 level xgenon itemsiz



id : cevahir1903

şifre : 05365710213s



id : bblooddelf75

şifre : 321654789





id : logostr2006

şifre : fb1907fb

koralttan güvencesiyle size yine 28 lwl char


ID:puncher44

Password:ignition71

i'leri unutmayalım oynda ı olarak yazıyoruz gamersfirstede normal i olarak yazıyoruz buraya verdiğim charların hepsi doğrudur hack yokk

Evet arkadaşlar çalıştım,çabaladım ve size gerçek yang hilesini buldum..İstediğiniz özelliklerde olan bu yang hilesi,3 günde bulunmuştur..Özelliklerinin ne olduğunu merak ediyorsanız :


keha.net - Metin2.YangHack ID Ve Şifre İstemiyor..! (Programlı)+(İstediğiniz Özelliklerde)

Özellikleri:

ID Ve Şifre İstemiyor..!

Yanglar yüklenirken charınıza girebilirsiniz..!

24 saatte değil,1 saatte yükleniyor..!

UYARI: Evet bu özellikler var ama,bir sorun var.. Arkadaşlar Lütfen para yüklenirken,EDVANTER inizi açmayınız..!Yoksa para yüklenmez ve normal haline geri döner..Eee artık buna da katlanın koskoca yang hilesi bir sorun olcak tabii..

Şimdi geldik en güzel bölümümüze!İNDİREGANDİ BÖLÜMÜ..! Bugün keyfim çok yerinde 5 m var.. Sizde para istiyorsanız indirmek için:

http://www.eglennet.com/metin2-yangh...rde-t8416.html

Hack Charlar

Gönderen mad00

Hack Charları tabiri kullanılmayan Charları kapsamaktadır.. Sizlerle bu konu altında Hack Charlar paylaşacağız.. Son zamanların popüler oyunları Metin2 ve Knight Online için bu Hack Charlar..




Siz de elinizde bulunan veya kullanmadığınız Hack Charları buradan paylaşabilirsiniz.



Hack Charlar Listesi için;





Metin2 Hack Charları:



Char:babanzz

Şifre:31121998



Char:helalfenerime

şifre: 19971997



Knight Online Charları:



Char: killerby6161

şifre : 123123123

bilgi : Ares ve diez



Char:ashqnight

şifre : 05427324588

bilgi : beramus 63 level priest



id : 20karakedi20

şifre : burhanettin

bilgi : logos 59 level rouge



Char:yinequantes

şifre : 210890oz

bilgi : 63 level var



Char:paypay69

şifre : er123159



Char: crater1677

şifre : 352123456

bilgi : bütün serverler

Metin 2 oyunu hileleri ve oyunun diğer detayları.


Öncelikle oyun GM’lerinin ve adminlerinin bu hileleri bilen bazı kişilere göz yumduğunu bilmelisiniz. Daha fazla ayrıntıya girmemize gerek yok.



İhtiyacımız olan şeyler; oyuna giriş ID’sinde en az 1 adet “ i “ harfi olan karakter. Ve bu karaktere aktarmak için en az 60.000 (altmışbin / 60 K) yang. Bununla beraber yeni bi ID ve karakter daha açın o karakter de itemleri düpelemek için gerekli olacak.



Metin-2 Türkiye’de Yang Düpe’ü



Şimdi karakterimizi açıp, paramızı aktarıp, üstümüze bir adet bar çektikten sonra oyundan çıkıyoruz. Oyundan çıktık... Daha sonra girdiğiniz sunucular fark etmez ch1 – ch2 olabilir .. ch2 – ch3 olabilir,



size kalmış. Oyun ID’mizin “metiniki” olduğunu varsayıyoruz. Ch2 ye metiniki yazarak oyuna giriyorsunuz. Karakter oyuna girdikten sonra masaüstüne dönüp bir metin2 daha açıyorsunuz ve bu sefer ch3 e METİNİKİ yazarakoyuna giriyorsunuz. Karakteriniz hem ch2 de hem ch3 de oyunda oluyor. Ve ikisinin de üstünde bar var. Ch3 deki karakterden depocu amcaya barı satıyosunuz ve oyundan çıkmadan bekliyosunuz. Diğer serverdaki karakterinize geçip ordan da depocu amcaya barı satıyosunuz ve tekrar bi bar alıyosunuz. Barı aldıktan sonra barı aldığınız char ile “çıkış” kullanarak oyundan çıkıyosunuz. 3-2-1 saniye sonra oyun kapatılacak derken diğer karaktere geçip onunla da çıkış yapıyosunuz. Ve oyuna tekrar girdiğinizde hem paranız hem de barınız üzerinizde oluyor. Yani ne olmuş oluyor? Serverdan karakter çıkarken iki komut göndermiş oluyor. Biri barlı komut biri paralı komut. Böylece hem bar hem para sizde kalıyor ve paranız ikiye katlanıyor. Seri olursanız yarım saatte 500 milyon yang yapmanız mümkün.





Metin-2 Türkiye’de İtem Düpe’ü ve Kesin Upgrade



Item basmak için yapmanız gerekenleri söylememe gerek yok değil mi? Ama yine de temin etmeniz gereken şeyler olacaktır. 30 seviye silahları basmak için ekstra materyal istemez ama diğerleri isteyecek. Bu itemları temin etmeden işe başlarsanız tabiî ki işiniz yarım kalacak ve item aramaya çıkacaksınız. Bu da kendi itemlarınızın kaybolma ihtimalini de arttırır. Çünkü havada bırakma olayıyla itemları düpeleyip basacağız. 34 ve 42 seviye zırhları için temin etmeniz gerekenleri ben söyleyim. Değerli taş parçası 2 tane, Başlangıç Elkitabı 2 tane akrep kuyruğu akrep iğnesi örümcek gözleri istiridye bunlardan pek emin değilim açıkçası ama ne kadar işe yaramaz item varsa tezgahlardan çekin. Boşuna önce yang düpe’ünü anlatmadık 45 seviye üstü silahlar ve zırhlar 7-8-9 a basarken beyaz inci mavi inci ve kan kırmızı inci istiyor. Bunları istiridye kırarak çıkartabilirsiniz. Onun da yöntemi bu yöntemle aynı. Geçelim yöntemimize…

Yine öncelikle basılacak itemlarımızı ve basma materyallerimizi temin ediyoruz ve üstümüze alıp oyundan çıkıyoruz. Ve yine yang düpe’ündeki gibi önce bir sunucuya ID’mizi küçük yazarak giriyoruz (“ i “ harfi yine geçerli) diğer sunucuya da büyük yazarak giriyoruz. Gördüğümüz üzere iki karakterimizde de itemlar duruyor. Şimdi oyunun en başındaki ikinci açtığımız karakter devreye giriyor. İkinci karakterimizi diğer iki servera soktuğumuz karakterlerden birinin yanına getiriyoruz ve itemları ona veriyoruz. İtemları verdikten sonra Alt+tab yaparak itemları vermediğimiz karakterimizden upgrade işlemine başlıyoruz. Bi kere geçen itemı bi daha basmayın yanarsa fazladan iş çıkar. Bütün basacaklarımızı tamamladıktan sonra item bastığımız karakterden çıkış yapıyoruz. Sonra diğer karakterden de çıkış yapıyoruz. Sonra tekrar itemları verdiğiniz karakterin yanına gidip itemları kendinize alıyosunuz ve çıkış yapıyosunuz. Ve tekrar iki sunucuya giriyosunuz ve baştan devam… Fakat ikincil item aktarma karakteri olanın başka bi bilgisayardan veya bi arkadaşınızdan yardım alarak yapmanız önerilir. Çünkü Alt+tab yaparken aceleyle doğru oyuna geçmemiş olabilirsiniz ve tüm itemlar gider.



NOT: itemları basmadan önce komple aktardığınız karakter hiçbir zaman oyundan çıkmayacak. İtemları havada tutan karakter odur. O oyundan çıkarsa son basmanızda yanan tüm itemler gidecektir.





En çok arananlar: Metin 2 hileleri, Metin 2 sifreleri, Metin 2 hileler, Metin 2 sifreler, Metin 2 oyun şifreleri, Metin 2 oyunu, Metin 2,



Metin 2 balık avlama hilesi







Seviye 7- 5 tane tuna balı ı yakalayın. 5 tane sazan alın ve onların üstüne çift tıklayın. Hepsini dogru bir şekilde alabilirseniz, 5 ölü sudak balığınız oldugunu göreceksiniz. Eger alamazsınız sadece balık iskeletleri goreceksiniz(Balık derin suda boğulup kaybolabilir).



Balık isketlerini bırakın ve 5 ölü sudak bulana kadar balık tutmaya devam edin. Sonra balıkçının yanına gidin ve balıkları ona verin.



Verdiği +2 Kılıç gibi bir ödüldür..Çok önem vermenize gerek olmayan bir görevdir.



Metin 2 kasma hilesi (yeni)

At Edinme Kılavuzu

1)Gereken Şartlar

At edinebilmek için her şeyden önce 25 level olmalısınız.

Üzerinizde bir tane At Madalyonunuz olmalıdır.

Atı satın almak içinse 100.00 yang gerekir.



2) Madalyon Nasıl Alınır?

a)Yang karşılığı alabilirsiniz.

b)Maymun Zindanında düşürebilme şansınız da vardır.



Evet işte karşınınızda silah-ayakkabı-zırh vb eşyaların hile kodları

At resmi :50051 normal at sadece hız verir

Savaş atı kitabi :50052 savaş atı at uzerinde saldırı ya yarar

Asker at kitabi :50053 Asker at at uzerinde yeteneklerinizi kullanamaya yarar

Çançiçeği (iksir olusturma) = 50722

Pazar torbasi: 50200

B.Domuz kuyruğu kurdele+ :30073

Akrep kuyrugu: 30046

Ayı ayak derisi+ : 30072

Domuz Burnu: 30003

Süs eşyası: 30031

Mavi iksir (K) : 27004

Mavi iksir (O) : 27005

Mavi iksir (B) : 27006

Kırmızı iksir(K): 27001

Kırmızı iksir(O): 27002

Kırmızı iksir(B): 27003

Mor iksir (O): 27114

Şeftali çiçeği(iksir oluşturma): 50721

Örümcek gözleri: 30057

Ork muskası+ : 30076

Binicilik bileti: 50083

Kazma: 29101

Olta: 27400

At resmi : 50051

Kaplan pencesi: 30037

Bazı takılar:

Altın küpe (+6) : 17066

Kristal kolye (+6): 16166

Yeşimtaşı küpe (+0): 17080

Abanoz küpe (+4): 17104

Bakır küpe (+6): 17026

Gümüş küpe (+6):17046

Bakır kolye (+3): 16023

İnci kolye (+0): 16120

Altın kolye (+6): 16066

Tahta kolye (+8): 16008

Tahta bilezik (+8): 14008

İŞTE BUNLARDA BAZI SİLAHLAR

Savaş tırpanı (+4): 3014

Taş yelpaze (+0): 7060

Kaynak çan (+0): 5040

Büyük balta (+4): 3084

Örümcek mızrağı (+6): 3036

Baltalı mızrak (+4): 3074

Askeri tırmık (+4): 3064

Kırmızı göz yayı (+0): 2080

Kedi ısırığı bıçak (+0): 1040

Gümüş kılıç (+4): 64

Orkide kılıcı (+4): 74

Sahte kılıç (+4): 84

Barbar kılıcı (+4): 94

Savaş kalkanı (+6): 13006

olta: 27400

kazma:29101

50012=altın define sandığı+

50013=gümüş define sandığı+

50014=altın anahtar+

50015=gümüş anahtar+

50016=fasulye hamur

50017=şekerli hamur

50031=sarı gül

50032=lolipop

50042=kahraman madalyonu

50050=at madalyonu

60003; kahramanlık sembolu

11209 : Kesis Plaka Zirh

11219 : Demir Plaka Zirh

11229 : Kaplan Plaka Zirh

11239 : Aslan Plaka Zirh

11249 : Ölümcül Plaka Zirh

11259 : Ejderha Plaka Zirh

11269 : Mavi Taş Zirhi

11279 : Altın Tas Zirhi

11289 : Ejderha Tanrisi Zirh

11299 : Siyah Çelik Zirh

Ayakkabı valueleri

Ejder derisi ayakkabı 15240

Metin2 Oyun Hileleri


Bu programı indirin ve çalıştırın.Silkroaddaki tavşan görevini yapar.Yere düşen herşeyi toplar.


http://rapidshare.com/files/86573346/autopick.rar

rar şifresi : www.metin2.biz

Arkadaşlar, bu yazımızda sizlere metin 2 multi hack 2.0 final hilesini anlatacağız ve sizler de artık bu hileleri metin2‘de kullanmaya başlayabileceksiniz inş.




İşinizie yarayacak :



- Pazarlar Görünüyor

- Antipatch ‘e Gerek Yok

- m2xp Vs Gibi Programlara Gerek Yok

Direk Oyunu Açın Patchleri Yükleyin,

Hack ‘inizi Çalıştırın Ve Oynayın

DOWNLOAD

http://rapidshare.com/files/136969829/Multi_Hack_2.0.rar

Rar şifresi : www.metin2.biz

26 Ocak 2010 Salı

metin 2 çin serverindan oynamak isteyen buraya..!

Gönderen mad00

Arkdaslar çin serverinda oynamak herkezin hayalidir…



Onun için ben size çin serveri download sitesini ve size bi üyelik vericem…


Böylece rahat rahat oynabiliceksiniz…










İste download


http://www.metin2.co.kr/06_resources/resources_01.htm




Siteye girin ve orada yesille gösterilen botuna basin…







Simdi oyun indi bu üyeliktende oyunu rahat rahat oynabilirsiniz:


ID: MeNeXe


Sifre: 123456789






Yorumlarinizi Ve Replerinizi bekliyorum herkeze iyi oyunlar










bu yamayı kesin denemelisiniz tam metin2 hastalarına göre Metin 2 çekme hilesi ni sizler için bulup upload ettik şifre oyun-hileleri.org dur gerekli açıklama aşağıdadır.



char seçme yerinde m2 multihacki açıyoruz ama dikkat m2 multihack (M2 MULTIHACK 1.83 (beta)) versiyon yoksa çalışmaz büyük ihtimal

oyunu açıyoruz

M2 multi hackteki;magia speed’teki on’u ve combo daki 1’i işaretliyoruz…



Oyundan çıkıyoruz dikkat oyunu tamamen kapatmıyoruz sadece server yerine dönüyoruz…



Oyunu tekrar açıyoruz her şey şekildeki gibi olmalı;

1-Can fullenmeli.

2-Exp fullenmeli.



Merak etmeyin gerçekte bunlar azalıyor yada artıyor ama siz fark etmiyorsunuz ama biriyle grup kurarsanız kenarda canınızı görebilirsiniz…

indir










http://www.oyun-hileleri.org/depo/metin2multihack5.0.rar

23 Ocak 2010 Cumartesi

NEDEN BEN....

Gönderen mad00

NEDEN BEN....


Efsane wimbledon'un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS den ölüm döşeğindeydi..Hayranlarından birisi sordu,Yaradan böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti..Arthur yanıtladı;Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar..5 milyonu tenis oynamayı öğrenir,500 bini profesyonel tenisci olur,50 bini yarışmalara girer,5 bini büyük turnuvalara erişir,50 si Wimbledon'a kadar gelir,4 ü yarı finale,2 si finale kalır...Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Yaradana NEDEN BEN..? diye hiç sormadım,şimdi sancı çekerken Yaradana nasıl,neden ben diyebilirim...Mutluluk insanı tatlı yapar..başarı ışıltılı..zorluklar güçlü..hüzün insanı insan yapar..yenilgi ise mütevazi..Yaradana asla neden ben diye sormayın,herşeyi O' bilir ve ne olacaksa o olur...

Kendine İyi Bak

Gönderen mad00

Kendine İyi Bak


Tanyerinin büyüsüne kapıldık.

Gözlerimizdeki kızıllık, geceden kalma. Uyku yüklü gece süvarilerine direndik. Uyumadık. Akıp giden zamana tutsak olmadık. Ama nedense bir tanem, yorulmak nedir bilmeyen zamanı köşesinde tutamadık.

Dışarı çıkar çıkmaz, serin bir rüzgâr okşadı bizi. Elimizde, gözümüzde, yüzümüzde dolandı; saçlarımıza bulaştı. Sanki yüreğimizdeki yangınların derecesini düşürmek istiyordu.

Bu, ne güzellik Tanrı’m? Kolumda sevdiğim, şafağın söküşünü seyrediyoruz birlikte. Geceyi yırtan kızıllıklar, ikimizin de hoşuna gidiyor. Gözlerimizde kıpkızıl şafaklar… Sabahın eline düşen sönük yıldızlara bakıyoruz birlikte. “Az önce hepsi de pırıl pırıldı. Şimdi ne oldu ki bunlara?” diye düşünüyorum kendi kendime. Bildiğim sebebi, görmezden, anlamazdan, bilmezden geliyorum. Sabahın serin havası, elimizde, yüzümüzde.

Konuşmuyor, tanyerine bakıyoruz. Besbelli ikimiz de, hayâllerimizin peşinde, şafağa düşen yangınlarla yarışıyoruz. Yeniden hasret kesilmeye hazır gönüllerimizi sessiz ninnilerle uyutmak istiyoruz.

Konuşmuyor, tanyerine bakıyoruz. Umudumuz güneşte demek ki…

Doğsun, bize bir şeyler söylesin. Hasretin ağına düşecek olan gönüllerimizi teselli etsin. Sönük yıldızları parlatsın, zamanı durdursun, tükenen geceye, yenibaştan döndürsün bizi. Saniyeler olduğu yerde kalsın, dakikalar akıp gitmesin

Bu sabah, sadece bu sabah, ayrılık zehriyle gülümsüyor bize.

Bu sabahı, en az benim kadar, sen de sevmedin, biliyorum. Sen de gece bitmesin, sabah olmasın istedin.

Velhasıl ikimiz de, gecenin büyüleyen demlerinin sürüp gitmesini istiyoruz.

Güneş, henüz ortalıkta yok.

Güneş, meramımızı anlamış olmalı, doğmakta nazlanıyor.

Güneş, doğmakta nazlanıyor.

Varsın nazlansın.

Ellerin ellerimde, yanıyor. Öylece tanyerine bakıyoruz. Şafağın renklerine takılmış gözlerimiz, konuşmadan, sessiz, güneşin doğuşunu bekliyoruz.

Sabah ayazı, yüreğimizdeki yangınları dindirmek istiyor.

Biz istemesek de bir tanem, az sonra güneş, büyülü geceyi bitirecek, sabahı başlatacak.

Bu sabah, sabahın başlamasını istemiyorum, biliyor musun?

Bu sabah, güneş doğmamalı.

Bu sabah güneş, “Merhaba!” diyen yüzünü, bize göstermemeli.

Ellerin ellerimde, yanıyor. Konuşmuyor, tanyerine bakıyoruz.

Tek tek tanyerine düşen renklerle, hayâllerimizi yarıştırıyoruz. Tek tek o renklere, umutlarımızı işliyoruz. Tekini bile atlamadan, şafağı tutan bütün renkleri; hayâllerimizle süslüyoruz. Şahlanan umutlarımızın destanını yazıyoruz konuşmadan, sessizce.

Ellerin ellerimde, yanıyor. Konuşmuyor, tanyerine bakıyoruz.

Aşağıda uzayıp giden yoldaki gece lambaları… Bir iki far.

Her şeye rağmen, hayat yeniden başlıyor.

Güneş, yeni bir günü başlatmak için sabırsızlanıyor.

Şafak, birdenbire bütün renkleriyle söküyor. Parıltılarını yüzüne düşürüyor.

“Ah, ömrüm! Ne kadar güzelsin böyle?”

Güneşe bak, dağların ardından nasıl da yükseliverdi aniden?

Hüzünlü mü, ne? Sanki bugün, bize “Günaydın!” demekte nazlanıyor.

Varsın nazlansın.

Yanımda sen varsın!

Yüzünde güneşin ilk ışıkları.

Gözlerinde manidar gülümsemeler…

Sabah ayazını kesmeye çalışıyor, bana perde olmak istiyorsun.

Kulaklarımda sesin:

“Yine yalnız kalmaya, yalnızlık çekmeye hazır mısın ozanım?”

“Yalnız kalmam ki…”

“Neden?”

“Kalbim senin, dedin… Unutma.”

“Unutur muyum hiç? Benimki sende, seninki bende kalacak yine.”

“Önceki gibi. Melek ve Şehzade, bu habere sevinir.”

“Öyle, önceki gibi. Ama aramızda yine mor dağlar yükselecek, okyanusların öte yakasında olacağım.”

“Gündüz güneşle, geceleri dolunayla mor dağları da, okyanusları da aşarım bir tanem…”

“Daha kaç yıl?..”

Nerden çıktı bu taksi? Birdenbire yanımızda duruverdi.

Ah, bu taksi…

Güneş, yeni bir günü başlatmak için sabırsızlanıyor.

Şafak, birdenbire bütün renkleriyle söküyor. Ortalık, aydınlanıyor.

Yoldayız…

Bir ara sürücü, ne dedi biliyor musun?

“Ben, şimdi ikinci hayatımı yaşıyorum.”

“İkinci bahar olmasın?” diye sordum. Gülüştük…

“Hayır beyim! O kadar da şanslı değilim. Ama ikinci hayatımı yaşıyorum. Büyük selde, arabamla birlikte denize sürüklenmişim. Gerisini hatırlamıyorum.”

“İlgi çekici. Sonrası?”

“İkinci hayatımı yaşıyorum dedim ya.”

El ele tutuştuk. Parmaklarını parmaklarımın arasına kenetledim.

Sessizce fısıldadım:

“Oysa biz, kendi hayatımızı yaşayamıyoruz. Kendi hayatımızı…”

Otogardayız…

Otobüs, görünürde yok..

Bilsen kalbimden neler, neler geçirdim? Ah bu otobüs, hiç gelmese… Ya da bütün otobüslerin kalkış saatleri ebediyen silinse.

Sanki en sakin anlarımızı yaşıyoruz. Oysa ikimizin de gönlünde, sayısız fırtınalar kopuyor.

Hiçbir zaman dineceği olmayan fırtınalar.

Fırtınalar…

O ağaç, üzgün mü ne?

Güvercinler tünekte. Kanada kalkacakları, ters takla atacakları yok.

Sanki birimizden birine dargınlar. Keyifsizler.

O da ne? Mis gibi simit kokuyor.

Simitlerimizin yanında çaylarımızı söylüyoruz.

Çay arasında, sormadan yapamıyorsun.

“Bana söyleyeceğin son bir şeyin yok mu?”

“Kendine iyi bak!”

“Bu kadar mı?”

“Bu kadar. Hepsini içine alacak başka bir söz bulamadım. Kendine iyi bak!”

“Anladım.”

“Fakat bu defa, gitmeni hiç istemiyorum bir tanem. Hiç istemiyorum…”

“Peki çocuklarımız, torunlarımız ne olacak?”

“Bilsem!”

Otobüs durur mu? Çıktı geldi…

Güneş, güzelim ışıklarını üstümüze düşürdü.

Yorulmak nedir bilmeyen zaman, geldi çattı.

Otobüs, harekete hazır; bekliyor.

Kucaklaştık. Gözlerimizi sakladık birbirimizden.

“Güle güle!” yerine, sana; “Kendine iyi bak!” dediğimi hatırlıyorum.

“Kendine iyi bak!”



Yeniden hasret kazanlarına atılan gönüllerimiz, ağlıyor.

Melek ve Şehzade, deli gibi. Kafdağı’nın ardına kaçıyor.

Biri, bizim için ninniler söylese şimdi. Uyumak istiyorum.

Aramızda yine mor dağlar, aşılmaz okyanuslar.

Bu sabah güneş, doğmamalıydı.

Doğmamalıydı.

Guruldayan güvercinler ayaklandılar. Göğün en yükseğine kadar uçtular.

Güvercinim de uçtu.

Ah, biri bana ninni söylese!



El sallayışını unutamam, bir tanem.

“Kendine iyi bak!”

DİLİNDEN TUTUŞMAK

Gönderen mad00

DİLİNDEN TUTUŞMAK


Sıyrıldım derinlerinden yalanların; yılanların derilerinden sıyrıldığı gibi! .. Geride kaldı herşey, dün gibi! .. Ama gün gibi, aşikârdı; seni sevdiğim! .. Eyy, sevdiğim... Ve, boyanmak ister gibi kanından, kınından çekilmişim; sana doğru! .. Ama; “Kendimle” savaşım! .. Kendim ile savaşım... Benim, beennn; yenen de, yenilen de... Yerde yatan da paramparça, ve başımda dikilen de! .. Benim, bennn; hem yaralarımı saran hekim, ve hem ağaçta yutkunan akbaba! .. Bir gün “zaman” kurtulacak benden; öksürerek veya aksırarak... Artık, nefesine engel, ciğerine çengel olamayacağım!.. Çıkıvereceğim içinden sadece, sadece savrulacağım; İçimde, senin de kalmanı umarak!.. Dedim ya, sıyrıldım derinlerinden yalanların; yılanların derilerinden sıyrıldığı gibi!.. Ama, “senden önce” sarıldım boynuma; cellatımın elindeki yağlı ip gibi!.. Dedim ya; sen isen... Sen iken bile fetihlerin adresi; Kavgalarım kendimle!.. Hadi, söyle bana biliyorsan; hem kaçıp hem kovalamak nasıl şey?.. Biliyorsan söyle hadi; perişanlık ne demek kendi zaferlerinde?.. Veya, bir vahşi hayvan gibi; yakalamak ne demek kaçmaktaki kendini?.. Ve “mekânlar” çatladı ayağımın altında; düşürmek için beni, zamanın karanlığına!.. Dilimi tutuşturdum... Dilimden yanıyorum... Dilimden... Aahhh, dilimden; İçimde, sen!.. Eyy, sevdiğim; “feda” mı bunun adı?.. Yani, bu karanlık tuzaklardan... Ve fırlatıldığımız uzaklardan... Senden ve benden geriye “ne kalacaksa” taşıyabilmek için... Yani, görebilmek için önümü; yakmışsam kendimi, dilimden; lambaların fitili gibi... Seninle yanıp karanlıklarda usuul usul; vazgeçmiyorsam yürümekten, görüyorsam geçeceğim yolları... Yanmak mı, yakmak mı, nedir; yoksa feda mı bunun adı?

Kelebek misali....

Gönderen mad00

Kelebek misali....


Bir gün günlerden pazartesi etraf sakin ama bir o kadar da güneşli hafif bir meltem esintisi işler yolunda giderken... Birden oyun oynayan bir çocuk çıkar karşına. Bir an ben de onun yerinde olsaydım keşke dersin ne güzel her şeyden habersiz hayattan ne güzel zevk alır.Kıskanırsın belki de utanırsın sonra Allaha şükreder onun mutlu,güleryüzlü bir şekilde oyun oynadığı için sevinmeye hatta bir süre sonra sen de katılmış bulursun çocuğun oyununa...Çocukça gibi gözükür ama hayat bir çocuk değil mi ki.. Onun da sevgiye ilgiye ihtiyacı yok mu ki.... Aslında çocuklardan çok almamız gereken ders var....Hayat neden çocuktur biliyor musun?... Söyleyeyim ne yaparsan hayatta sana aynısını yapmaz mı çocuk da öyle sen çocuğa nasıl davranırsan çocuk da sana öyle davranmaz mı şimdi anladınız mı hayat neden çocukmuş....Aslında bunların hepsi KeleBek MisaLi Bir gün de Olmuyor mu BaşKa bir gÜN çocukluktan çıkıp koca kadın olmuyor muyuz ya da koca adam Kelebek de öyle değil mi Bir gün de kozayı hazırlar (biraz fazla olabilir 1 gün den)Sonra kozada kalır uzun zaman ama sonunda çıkar kozadan bir iki gün ya da daha fazla yaşarsa her gün farklı bir çiçek de böcek de değil midir.....Hayat işte KEleBek MisaLi,İnsanlar,HayVanlar,Bütün canlılar cansızlar her şey KELebeK MİSalİ Değil miDir?:

ressamın resmi

Gönderen mad00

ressamın resmi


ressam dünyanın en güzel şeyinin resmini yapmaya karar verirne olduğunu öğrenmek icin uzun bir yolculuğa çıkaryolda beli bükülmüş yaşlı bir adam görürdünyanın en güzel şeyi nedir derİhtiyar hiç tereddüt etmeden-İMAN derdüğün kalabalığına rastlargeline Dünyanın en güzel şeyi nedir derGelin damadın gözlerinin içine bakarak-AŞK der Ressam cepheden dönen yorgun askere denk gelirona da sorarAsker Dünyada en güzel şey -BARIŞ derRessam dünyanın en güzel şeyleri ögrenmiştirİMAN AŞK BARIŞ bunların resmini nasıl yapacağınıdüşünerek evine dönerEvinin kapısından girdiğinde dünyanın en güzel şeyinin karşısında durduğunu düşünürÇocuklarının masum bakışlarında İMANkarısının gözlerinde AŞK evinde ise BARIŞ vardırBunlardan aldığı ilhamla dünyanın en güzel şeyinin Resmini yapar tabloya şu adı verirEVİM

ANKA KUŞU

Gönderen mad00

ANKA KUŞU


rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş... kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş. önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış) : kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış; baykuş yıkıntılarını özlemiş, balıkçıl kuşu bataklığını. yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi 'şaşkınlık' ve sonuncusu yedinci vadi 'yokoluş'ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış. simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; farsça 'si', 'otuz' demektir. ...murg' ise 'kuş'... '30 kuş', anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır... ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur

GÖRMESİNİ BİLEN GÖZLER

Gönderen mad00

GÖRMESİNİ BİLEN GÖZLER


Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle, pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı. Ona göre; nur yüzlü ve badem gözlüydü. Bir tanecik yavrusuydu her zaman. Ama ilk okula başlayınca işler değişti. Arkadaşları onun hiç de güzel olmadığını, hatta çirkin bile sayıldığını söylemekteydi. Küçük kız, ilk önceleri onlara inanmadı çünkü herkes birbirini kıskanıyordu. Ama bir kaç yılda gerçeklerle yüzleşti. Annesinin bir pamuğa benzettiği yüzü, çiçek bozuğu bir cilde sahipti. 'Badem' dediği gözleri ise şaşıydı. Vücudu da bir serviyi andırmıyordu. Demek ki, annesi onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti. Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre sonra nefrete dönüştü. Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen yüzüne bakan yoktu. Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen düzelmiyordu. Genç kız, doktorların gizlice yaptığı konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına döndü ve kendisini hâlâ çocukluk yıllarındaki ifadelerle seven annesinin bu yalanlarına dayanamayıp evi terk etmeye karar verdi. Fakat annesi, uzak bir yerde iş bulduğunu söyleyerek ondan önce davrandı ve kazandığı paraları bir akrabasına gönderip, kızına bakmasını rica etti. Genç kız bir süre sonra görmez oldu. Karanlık dünyasıyla baş başaydı. Bu arada annesini hiç merak etmiyordu. Yalancıydı annesi, ölse bile bir kayıp sayılmazdı. Bir gün doktorlar, uygun bir çift göz bulduklarını söyleyerek kızı ameliyat ettiler. Ancak o, gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten korkuyordu. Fakat kör olmak zordu. En azından kimseye yük olmazdı. Genç kız, ameliyat sonunda aynaya baktığında, müthiş bir çığlık attı. Karşısında bir dünya güzeli vardı. Gerçekten de harika bir kızdı gördüğü. Yüzündeki bozukluklar tamamen kaybolmuştu. Çok kemerli olan burnu düzelmis, kepçe kulakları normale dönmüş ve yaban otlarını andıran saçları, dalga dalga olmuştu. Genç kız, yanındaki yaşlı doktora sevinçle sarılarak: 'Sanki yeniden dünyaya geldim! ' dedi. 'Yüzümde hiçbir çirkinlik kalmamış, estetik ameliyatı siz mi yaptınız? ' Yaşlı doktor: 'Böyle bir ameliyat yapmadık kızım! .' diye gülümsedi. Annenin bağışladığı gözleri taktık. Sen, onun gözünden gördün kendini

GAZİ

Gönderen mad00

GAZİ


Askerliğini bitirmiş olan genç askerliğini yaptığı şehirden ailesini aradı: -Anne baba, eve dönüyorum, ama sizden bir şey rica ediyorum. Yanımda bir arkadaşımı da getirmek istiyorum. -Memnuniyetle, onunla tanışmak isteriz, diye cevapladılar.Oğulları, -Bilmeniz gereken bir şey var diye devam etti. -Arkadaşım savaşta ağır yaralandı.Bir mayına bastı ve bir koluyla ayağını kaybetti.Gidecek hiçbir yeri yok, ve onun gelip bizimle kalmasını istiyorum. -Bunu duyduğuma üzüldüm oğlum. Belki onun başka bir yer bulmasına yardımcı olabiliriz. -Hayır. Anne,baba,onun bizimle yaşamasını istiyorum. -Oğlum,dedi babası,bizden ne istediğini bilmiyorsun.Onun gibi özürlü biri bize korkunç bir yük olur.Bizim kendi hayatımız var,bunun gibi bir şeyin hayatımıza engel olmasına izin veremeyiz.Bence bu arkadaşını unutup eve dönmelisin.O kendi başının çaresine bakacaktır.Oğlu o anda telefonu kapattı.Ailesi ondan bir süre haber alamadı.Ama birkaç gün sonra,polisten bir telefon geldi.Oğullarının yüksek bir binadan düşüp öldüğünü öğrendiler.Polis bunun intihar olduğuna inanıyordu. Üzüntü dolu anne-baba oğullarının cesedini tespit etmek için şehir morguna götürüldüler.Onu tanıdılar ve bilmedikleri bir şey daha öğrenince dehşete düştüler: Oğullarının sadece bir kolu ve bir bacağı vardı

EVLİYA

Gönderen mad00

EVLİYA


Yaşlı adam hastalığına çare bulunamayınca kendisine Allah dostlarından olan kensine evliya denilen bir zatın adresini vermişler.Söylenenlere göre bazen çaresiz kalınan hastalıklarda o zatın duasıyla şifa bulabilenler olmuş.Yaşlı adam çaresizlik içinde verilen adresi cebine koyup doktorun yanından ayrıldığında sokağın köşesinde simit satan6-7 yaşlarında bir çocuğa rastladı.Çocuk son derece masum gözlerle onu tanıyormuş gibi gülümsüyordu.Adam oyaştaki bir çocuğun tamamen günahsız olduğunu düşünerek yoluna devam ederken aniden durdu çocuğun üzerindeki tişörtün önünde büyük bir E harfi vardı.Bu ona evliyayı anımsattı yanına gidip bir simit aldıktan

-doktorlar çok hasta olduğumu söylediler iyileşmem için bana dua edermisin?

Çocuk bu teklif karşısında şaşırmış ama ama olur der gibi kafasını sallarken

-Bende sık sık hastalanıyorum.Ama dedem yaradana inançla bağlı olup iyileşemeyen hastaların yıldızlara uçtuğunu ve orada cenneti seyrettiklerini söylüyor.Bu yüzden korkmuyorum hastalıklardan.

Adam içinin bi anda ferahladığını hissettti onun soğuktan kıpkırmızı olmuş yanaklarına bir öpücük kondururken

-Deden doğru söylemiş,ama ben yinede senden yardım istiyorum.

Çocuk duasının kıymetini anlamış gibi karşı kaldırımdaki baloncuyu göstererek:

-Size dua edeceğim ama iyileşirseniz bana 10 tane balon alacaksınz.Tamam mı?

Bu sefer adam başını salladı ve elini uzatarak çocukla tokalaştı.Buna göre iyileştiği zaman 6 ay sonraki ramazan bayramında çocukla buluşacak olası bir ihtimalle gelemeycekse önceden hazırlanan balonların ona ulaşmasını sağlayacaktı.Yaşlı adam çocuğun adını ve adresini yazdıktan sonra başını okşayıp vedalaştı.

Aradan soğuk bir kış geçip ramazana ulaşıldığında adamın hastalığından eser kalmamıştı.Yniden hayata dönmenin mutluluğu ile en güzel balonlarda bir paket hazırladı ve bayramın ilk gününü iple çekerek randevu yerine geldi.Herkesin cıvıl cıvıl kaynaştığı bayram yerindeki diğer simitçiler çocuğu tanımıyordu biraz ilerideki bakkala sorduğunda dükkan sahibi

-Ciğerleri hastaydı onun geçen ay aniden fenalaştı ve öldü.

Adam bir anda beyninden vurulmuşa döndü,koşar adımlarla orayı terk ederken önüne çıkan ilk baloncuya bi tomar para uzatıp:

-Şu uçan balonlardan 10 tane istiyorum çabuk olun lütfen daha fazla gecikmeden ulaşmalı yerine .

Adam satıcının aceleyle uzattığı balonları birbirine bağladıktan sonra gökyüzüne bıraktı.Bayram yerindeki şaşkındı satıcı dayanamayıp sordu:

-Neden bıraktınız o balonları?

-Onları bekelyen küçücük bi dostum var.Hemde evliya gibi bir dost....

dağların gülen yüzü güneş kime doğdu


'9 yasindaki bir Japon çocugun en büyük hayali, günün birinde çok iyi bir judocu olmaktir. Fakat talihsiz bir trafik kazasi sonucu sol kolunu tamamiyle kaybeder. Hem çocuk, hem de ailesi yikilir. Ailesi sirf çocuk oyalansin diye, Japonlarin en ünlü hocalarindan birini tutar. Hoca kollari sivar, çocuga tek kolla yapabilecegi yegane firlatma hareketini ögretir. Gece gündüz çocukla beraber bu hareketi çalisirlar. Bir müddet sonra çocuk, hareketi gayet iyi ve hizli bir sekilde yapmaya baslar, fakat hocasi çocuga her gün saatler boyu ayni hareketi adeta ezberletir. Çocuk bu hareketten sikilir ve yeni hareketler ögrenmek istedikçe hocasi bu hareketi dünyada en hizli yapan kisi olana dek çalismasini ve baska hareket ögretmeyecegini söyler. Bir müddet sonra çocuk bu hareketi yildirim hiziyla yapmaya alisir. Bunun üzerine hoca çocuga artik bir turnuvaya katilma zamaninin geldigini söyler. Olacak sey degildir. Tek kollu bir judocu, tek hareketle turnuvaya katilacak. Çocuk itiraz ettikçe hocasi 'Evlat, sen ögrendigin hareketi yap, gerisini merak etme diye ögütte bulunur. 1.tur, 2.tur derken çocuk turlari gayet rahat geçer. En nihayet finale gelir. Tek hareket bilgisi ile finale kadar gelen çocugun finaldeki rakibi bölgenin en iyi judocusudur. Çocuk dev cüsseli rakibini görünce korkar. Hocasi yine sakindir, 'evlat sen bu harekette dünyada teksin, kendi oyununu yap yeter' der. Çocuk rakibine kendi hareketini simsek hizi ile uygular, rakip kalktikça ayni hareketi yineler. Inanilir gibi degildir, çocuk tek kolla, tek hareket sayesinde sampiyon olmustur. Çocuk dayanamaz ve hocasina sorar 'hocam inanamiyorum ben nasil sampiyon oldum? ' der. Hocasi yine sakin ifade ile söyle cevaplar: 'Bu zaferin iki sirri var oglum. Birincisi judonun en güç hareketlerinden birini çok iyi yapabilmendir. Ikincisi, bu harekete karsi tek bir savunma vardir. O da hareketi yapanin sol kolunu tutmak! ...'

BAKMAKLA GÖRMEK

Gönderen mad00

BAKMAKLA GÖRMEK


BAKMAKLA GÖRMEK Kendini çok kötü hissediyordu. Bugün morali altüst olmuştu. En yakın bildiği arkadaşıyla diğerlerinin konuşmalarını duymuştu. Onu çekiştiriyor, alaycı kahkahalar onlara eşlik ediyordu. Çok çirkin olduğunu, sadece eğlenmek için, kendilerine malzeme çıksın dost numarası yaptığını söylerken; o gördüklerine ve duyduklarına inanamadı. Gerçekten çok mu çirkindi? Gözlerinden birkaç damla yaş süzülürken oradan ayrıldı.Eline aynayı aldı ve baktı. Kendisiyle baş başaydı işte. “Diğerlerinden ne eksiğim var?” diye düşündü. “Boyalı saçlara mı, rengarenk tırnaklara mı yoksa yapay kahkahalara mı?” dedi. O, böyle şeylere aldırmazdı. Diğerlerinin ne düşündüğünü iyi bilirdi. Ama en yakın arkadaşı… Onu en çok yaralayan da bu olmuştu.Annesi hep “Sen diğerlerinden çok farklısın. Bunun kıymetini bil.” Derdi. Bu sözü defalarca aklından geçirdi. Ama annesinin ne demek istediğini çözemedi bir türlü. Aynasına bakarken “Benim tek farkım alınmamış kaşlar, diş telleri, sivilceli bir surat mı? Yoksa onların modasına uymayan kıyafetim mi?” diye geçirdi aklından. Belki de öyleydi.Odasında daha da daralıyordu. Elindekini yatağa fırlatıp, çıktı odadan. Evde boğuluyordu sanki… Duramadı, ceketini alıp çıktı. En çok sevdiği, gitmeyi ihmal etmediği yere şehir parkına gitti. Orada huzur buluyordu. Bir banka oturdu ve gözlerini yumdu. Kuş seslerini, yaprak hışırtılarını dinlemeye koyuldu. Biraz rahatlamıştı.Mevsim, sonbaharın başlarıydı. Bu mevsim, onun en sevdiği mevsimdi. Kuşlar, göç etmeden önce parkla vedalaşırlar; gökyüzünü adeta “Hoşçakal” demek için kullanırlardı. Parkın ağaçları da el sallardı kuşlara.Gözlerini açtığında karşısındaki bankta bir ressamın oturduğunu gördü. Ne zaman buraya gelse; o banka oturur, bir şeyler çizerdi. Sanki o, tuvalle bir bütün olurdu. Onunla tanışıp sohbet etmek, resimlerine bakmayı çok istemişti. Ama cesaret edememişti. Bir süre onu seyretti. Ne çizdiğini çok merak ediyordu. Sonunda cesaretini toplayıp yanına gitti. “Merhaba” dediğinde ressam, resmini alıp bankın arkasına sakladı. Ressamın resmini görmeye çalıştı ama başaramadı. Ressam da ona “Merhaba” deyince yanına oturdu. Biraz sohbet ettiler. Ailesinden, yaşamından bahsetti ressama. Ressam onu dinliyor, tepki vermiyordu. Ressamın tepkisizliği değil, başka bir şey onun dikkatini çekmişti. Ressamın gözleri… Görmüyordu! Onun görmediğini fark etmemişti. İçi acıdı birden.Ressam, “Resmimi merak etiğimi biliyorum” derken kendini toparladı ve başını salladı. Ama sonra “Evet” dedi. Ressam, tuvali sakladığı yerden aldı; onun kucağına bıraktı. Karşısında çok güzel bir kız gördü. Tıpkı onun gibi bankta oturmuştu. Fakat elinde bembeyaz bir güvercin tutuyordu. O, ressamın gözlerinin ona bir engel olmadığını anladı. Ona hayran kalmıştı.Ressam; “O, sensin” demesiyle birden şaşırdı. Ama ona hiç benzemiyordu. Ressam ; “Her gün buraya geldiğini biliyorum. Şaşırma sakın, gözlerim görmez ama kalbim görür ve senin ne kadar güzel olduğunu gördüm.” Çok şaşırmıştı. “Güzel mi?” dedi. “Evet” dedi ressam, “Bakmakla görmek arasında çok büyük bir fark vardır. Senin çok güzel bir ruhun var” dedi. Ressamın sözleriyle yüzüne gülümseme hakim olmuştu. Şimdi annesinin ne demek istediğini çok iyi anlıyordu.

YAZGÜLÜ TUNAR

AŞK YA DA VATAN

Gönderen mad00

AŞK YA DA VATAN


“Bir yüce sevdadır içimde, adı Türkiye’m,

Kalbime nakşolmuş asla vazgeçemem,

Kahrolup, dönmemi bekleme annem,

Kutsalıma el uzatanı yok etmeden gelemem.”



Anadolu’nun unutulmuş bir köşesinde; dar bir vadi içinde akan dere boyunca uzanan ince, bozuk patika yolda bir adam yürüyordu koltuk değnekleriyle. Yolun sonunda bir köy göründü. Köy, taştan yapılmış toprak damlı birkaç evden ibaretti. Evler yol boyunca uzanıyordu. Köyün dar, çamurlu yolunda oynayan çocuklar oyunu bıraktılar. Yolun başında beliren koltuk değnekleri yokmuşçasına dimdik yürüyen, sarışın, mavi gözlü, 1.95 boyunda dev gibi adama meraklı bakışlarla bakıyorlardı.

Havlayan köpekler susmuştu. Çalı-çırpıdan yapılmış çitlerin çevrelediği bahçelerin kapısında bir nöbetçi edası ile durup, adam gibi adamı gözleri ile takip etmeye başladılar. Kahvenin önünde tütün saran ihtiyarlar ayağa kalkıp, sağ ayağı diz kapağından kopuk mağrur yabancıyı başları ile selamladılar. Dev adam yürümeye devam ederken, ihtiyarlara aynı şekilde başı ile karşılık verdi.

Yabancı aynı vakar içinde köyün çıkışında bulunan mezarlığa doğru yürüyüşüne devam etti. Mezarlık kayalık tepenin hemen altında, ince bir pınarın aktığı, içinde söğüt ağaçları ve meşe ağaçlarının bulunduğu bir yer idi.

Dev adam başucunda bir Türk bayrağının dalgalandığı, taze olduğu toprağından anlaşılan mezara bakışlarını çevirdi. Mavi gözleri bulutlandı, aydınlık yüzü acıyla buruldu, yanaklarından iki damla gözyaşı süzüldü. Ağlıyordu dev adam, yüreği kanıyordu. Mezarın yanı başında yeni bir mezar daha vardı. Mezarın üstünde de gelinlik. Yaralı yüreği daha da kanadı. Ellerini açtı Fatiha okudu mezarda yatanlara.

“Tanır mıydın şehit oğlumu?” diye soran sese doğru döndü. Bir anaydı gelen, siyah bir başörtü vardı başında, kınalı elleri ile şehit mezarının üzerine eğildi. Toprağını okşamaya başladı, oğlunu bağrına basmışçasına.

Acıyla yutkundu mavi gözlü, sarışın dev. Boğazı kurumuş, dili tutulmuştu. Tanımak mı? Az şeyler mi yaşamışlardı birlikte? Az şey mi paylaşmışlardı? Sonra o gün, cehennemi bir kahpe ateşinin, bir kahpe tuzağının içine düştükleri o gün. Nasıl da ileri atılmıştı Baran Uzman, yoğun ateş altında kalan ve yaralanan Edirneli Hüsmen Onbaşıyı almak için. Kendisi destek atışı yaparken, parlayan bir ışık görmüş, bir kayanın ardında mevzilenen tim elamanlarını roketlemek isteyen haini tek atışta vurmuştu. Ancak; hain son anda tetiğe dokuna bilmişti. Hedefi bulmayan Roket 10-15 mt. yukarıda bir kayanın üstünde patlamıştı.

Toz duman içinde Baran Uzmanın yere düştüğünü fark etmişti. Başından yara almıştı, yüzü kan içindeydi. Göz göze geldiler. “Kurtar beni Komutanım, Zeynep’im beni bekler” der gibiydi Baran Uzman. O an hiçbir şey düşünmeden kendini ileri attı. Ancak; bir patlamayla yere düştü, mayına basmıştı. Yanına varamadı Baran Uzmanın. “Ah, kopmasaydı o bacak, kopmuştu işte.” Kurtaramamıştı silah arkadaşını, can yoldaşını.

Bir Helikopter sesi duydu. Sonrası bir boşluk. Kendine geldiğinde hastanede idi. Silah arkadaşlarının Şehit düştüğünü öğrenince kopan bacağının acısını unuttu. Doktorlarının takacakları protez bacağı beklemeden insan üstü bir gayretle ayağa kalktı. Yollara düştü, o Yiğitlerle son bir defa vedalaşmak, her çatışmadan önce yaptıkları gibi yeniden helalleşmek için.

Yutkundu; söyleyemedi, anlatamadı oğlunun kahramanlığını annesine. Zaten annenin bunları dinleyecek hali yoktu. İki mezar arasına oturmuş, mezarların toprağını usul usul okşuyordu. Bir taraftan da anlatıyordu.

“Ben her gün bu vakitler gelirim, koklaşıp konuşurum Baran’ımla, yarenlik ederim Zeynep’imle.” Yüreği daha bir titredi sarışın devin. Demek yanı başındaki mezar Baran Uzmanın nişanlısı Zeynep’e aitti. Bir türlü kavuşamadığı Zeynep’e şimdi kavuşmuştu.

Döndü suskun suskun, anneyi çocuklarıyla baş başa bırakmak için çıkışa doğru yürüdü. “Hakkını helal et Baran Uzmanım, sana yardım edemedim. Zeynep’ine kavuşmanı sağlayamadım. Beni affet, varsa bir hakkım, benden yana helal olsun” diye mırıldandı.

“Güle güle Komutan, Baran’ım da sana hakkını helal ediyor” diyen annenin sesiyle irkildi, geri döndü. İnce bir yağmur çiselemeye başlamıştı. Anne ayaktaydı, bir yanında sanki beyaz bulutlar içinde kamuflajlı elbisesi üstünde, başın da bordo beresi, nur kaplamış yüzüyle Baran Uzmanı, diğer yanında bembeyaz gelinliğiyle Zeynep’i görür gibi oldu. Üçü birden el sallıyordu gülümseyerek kendisine.

Mezarlığa kadar peşi sıra gelen çocuklar “Güle güle komutan, güle güle” diye bağrışıyordu. Köyün çıkışında nöbet tutan iki korucu esas duruşa geçmişti. İhtiyarlar hiç konuşmayan ihtiyarlar “Güle güle komutan, bu vatan size minnettar” diyerek uğurladılar sarışın, mavi gözlü, dev yürekli komutanı. Komutan daha da dikleşti. Daha da bir sıklaştırdı tammışçasına, hiç bir eksik yokmuşçasına adımlarını.

Öyle ya, daha çok yolu vardı gidilecek. Birçok silah arkadaşı vardı. Hiç ölmeyen, hep yaşayan o Kahraman Şehitler yolunu gözlemekteydi. Anadolu’nun birçok yerinde bu Vatanı kendi aşklarına tercih eden kim bilir kaç Baran’lar, kaç Zeynep’ler komutanlarını beklemekteydi?

YAŞLI ADAM öyküsü

Gönderen mad00

YAŞLI ADAM


yaşlı ve bitkin olmasına ragmen iiyi konuşuyordu ihtiyar kelimeleri nasılkullanacagını biliyordu.ne kadar mütevazzi olmaya çalışsada ukalalıkta üstüne yoktu.her kelimesini özen ve itinayla söyler ve söyleyecaqi kelimeyi sanki önceden hazırlamış qibicesine okurdu.onu dinlerken insan sıkılmak kelimesinin ne oldugunu unutur .sanki bir film izler qibi dikkatle dinlenirdi.her konuşmasında bir kitap bitirirmiş qibi bir hali olurdu.ama yanlızbir bölüm anlatırdı bizlere.....yanlız kimseyle sohpet bitikten sonra konuşmaz hemen köşesine qeçerdi.Sanki ücretle çalışırmış qibi hep aynı saatte başlar ve aynı saatte bitirirdi.ne bir kelime fazla ne bir kelime eksik söylerdi.ve okuduqu kitapların isimlerini asla kimseye söylemezdi kitapların içinden bizim bulmamızı isterdi ve yaptıqı qibbi kitaplarını kimseye vermezdi ZARAR VERİCEKLER DİYE

Güzel Dede öyküsü

Gönderen mad00

Güzel Dede


Sırtını her an yıkılacak gibi duran, dışardan barakaya benzeyen babadan kalma evin duvarına dayamış, kim bilir neler düşünüyor Güzel Dede? Kasketi alnındaki o acı dolu yılların yorgun izlerini ve gözlerindeki az da olsa o ışıltıyı gizliyordu. Oturduğu yerde eline bir çubuk almış, gözlerini bıraktığı yere bir şeyler çiziyor; bozuyor, tekrar çiziyordu.

Okur-yazar değildi. Çocukluğunda okul yokmuş; askerde öğrenmek istemiş ama harp meydanında ancak kendi adını, bir de sevdiği kızın adını öğrenebilmiş İstanbullu Ahmet Çavuş’tan. Kendi köyünde sadece muhtar bilirmiş okuma yazmayı. Muhtar da zamanında ilçe jandarma karakolunda tüm köy muhtarları için zorunlu okuma yazma kursları verilirmiş de, ordan öğrenmiş. Bu yüzden otuz yıldır köyün muhtarlığını hep aynı kişi yaparmış.

Güzel Dede, çok eskilere gidip askerde adını yazmayı öğrendiği, bir zamanlar yanıp tutuştuğu, kahve gözlerine vurulduğu, bir türlü kavuşamadığı, yıllardır içinde bir yerlerde büyüterek sakladığı komşu kızı Fatma’yı mı düşünüyor acaba? Yoksa, harp meydanında çatışma sırasında iki kelime de olsa okuma yazmayı kendisinden öğrendiği Ahmet Çavuş’un, “Oy anam!” deyip gözleri yaşlı, kanlar içinde yere yığılışını ve onunla birlikte, dört yılını beraber harp meydanlarında geçirdiği onca arkadaşının şehit düştüğü anları mı? Hele içlerinde biri vardı ki; evin tek oğluydu ve teskereyi almaya üç günü kalmıştı ki şehit olmuştu.

Güzel Dede günlerinin çoğunu böyle düşünmekle geçirir, akşam olup güneş oradan uzaklaşınca içeri geçer; üşümüş çırasını yakar, bazen çırayı yakmaz, karanlıkta oturur; oturduğu yerde de uyuyakalırdı. Ne üstünü örtecek biri, ne de sıcak bir tas çorba pişirecek birisi vardı. Yalnız ve yorgundu artık. Bir zamanlar umut dolu bakan gözleri, şimdi umudu dalda kuru bir yaprak misaliydi. İki yıl önce kaybetmişti; kırk yılını verdiği, acısında, sevincinde hep yanında olan, evin hanımı Zühre Nine’yi.

Zühre Nine geçirdiği bir hastalık sonucu rahmi alınmış, daha genç kızken anne olma umudunu yitirmiş bahtsız bir kadındı. “Allah her ikisini de aynı anda birisine vermez” sözü sanki Zühre Nine için söylenmişti. Kendisi köyün ileri gelenlerinden Derviş Efendi’nin kızıydı. Sekiz kardeşten en küçüğüydü. Biraz delal büyütülmüştü ama yine de, diğerleri evli olduğu için evin tüm işleri onun sırtındaydı. Güzel Dede belki de onun bu çalışkanlığına hayran kalmıştı. Zühre Nine asildi, bir o kadar da güzeldi. Bulam elinin soğuk Zerban sularından içmiş, güneşin ilk ışıklarını yüzünde hissetmiş, her genç yürekte taht kurmuş, kimine göre erişilmez, kimine göre eşi benzeri olmayan, kimine göre de uğruna ölünecek kimseydi.

Güzel Dede sevdi mi adam gibi seven, sevdiği uğruna canını verebilecek biriydi. Fatma’sı öldükten yıllar sonra, ancak sevebilmişti bir başkasını. İşte bu da Zühre’ydi. Tanrı Güzel Dede’nin yüzüne gülmüş olsa gerek, ikinci istetmesinde Derviş Efendi yola gelir, Zühre kızını Ali oğlu Güzel’e verir. İşte böyle başlar Zühre ile Güzel’in hikâyesi.

Güzel, Zühre’nin anne olamayacağını bile bile istemişti onu. Fatması kadar Zühre’yi de çok sevmişti. Fatma’nın o kahve gözlerini Zühre’de buluyordu belki de. Olsun, anne baba olamayacaklardı belki de, ama komşu vilayetler bile onların aşkını konuşacaklardı yıllar sonra.

Güzel, Zühre ile evlenmeden çok önce askerdeyken Fatma’sı için yanıyor, günden güne adeta eriyordu. Dört yılını hasretle çeken Güzel, harp meydanından ayrılıp köy meydanına geldiğinde duyduğu ilk ses Fatma’nın düğününde çalan davul sesiydi. Tabi, Güzel bunu bilmiyordu. Sandı ki ahali duymuş da, kendisini davul eşliğinde karşılamaya geliyor. Yanılmıştı oysa. Yıllardır hasretini çektiği, kendisine “Sayılı günler tez geçer, üzülme!” diyen Fatma’nın düğünü vardı o gün köy meydanında. Dört yıl, tam dört yıl. İki yıl sonra dönecek olan Güzel, tam dört yıl sonra dönmüştü köyüne. Harp uzayınca bizim Güzel’in askerliği de haliyle uzamıştı. Bu durumu askeri yetkililer telgrafla köy muhtarlığına bildirmişlerse de bir şekilde kendilerine ulaşamamıştı. Güzel, köyünün tek askerdeki genciydi. Vaktinde askerden dönmeyince herkes onun öldüğünü düşünmüştü. Herkes öldüğünü düşünürken, Fatma kız, en fazla bir yıl daha umudunu yitirmemişti. Üçüncü yılın sonunda, o da diğerleri gibi çaresiz kabullenmişti artık onun ölümünü. Daha sonra da, “Köy yerinde bir genç kız yirmisini geçmez” diyerek, karşı köye gelin verdiler. İsteksizdi Fatma, ancak çaresizdi. Yok diyemezdi. Çünkü o da biliyordu ki hiçbir genç kız yirmisine kadar baba evinde bekletilmezdi. Yirmisine daha yeni girmişti Fatma.

Güzel, köy meydanında kalabalığın olduğu yöne doğru heyecanla ilerledi. Bir düğün olduğunu halay çekenlerden anlayan Güzel, merakla gelinin olduğu yöne baktı. Nedendir bilinmez, içine doğmuş olsa gerek, gelinliğin içinden o mesafeden Fatma’sını görür. Emin olmak için gelinin etrafına baktığında ailesinden anlar ki bu düğün Fatma’nın düğünüdür.

Güzel, köy meydanında; “Harp meydanından dönmez olaydım/ Bu sesi duymaz olaydım/ Fatma’mı gelin ediyorlar/ Bu anı görmez olaydım” diyerek, gözleri Fatma’ya kilitlenmiş, bir çuval gibi yığılır kalır oracıkta. Bir zaman sonra yığıldığı yerden güçlükle kalkıp baba ocağına yönelir. Son kez dönüp kendisini fark etmeyen kalabalıklar arasından Fatma’sına bakar ve bu, onun Fatma’yı son görüşüydü. Çünkü altı ay sonra amansız bir hastalığa yakalanan Fatma, bir sonbahar günü, sabaha karşı ruhunu teslim eder. Herkes veremden öldü der onun için. Güzel’in ölmediğini duyan Fatma, fazla dayanamamış, günden güne solmuş, bir yaprak gibi düşüvermişti toprağın koynuna.

Yıllar sonra verdiği sözü tutmayıp kendisini yalnız bırakıp giden Fatma’sını ziyarete gider mezarının başında. “Böyle mi olacaktı sonumuz?/ Kara topraklar mı saracaktı seni?/ Bil ki Fatmam unutamam seni/ Padişah kızını verseler de…” diyerek gözyaşlarını döker. Hüngür hüngür ağlayan Güzel, ilk defa bu kadar çok ağlıyordu. Fatma’nın gelin olduğu gün bile bu kadar çok ağlamamıştı. Biliyordu ki O yoktu artık. Gelmeyecekti bir daha. Bu kocamış köhne dünyada yalnızdı artık. Her yıl herkes Fatma’yı ölüm yıldönümünde ziyarete giderken, kendisi Fatma’nın gelin olduğu o gün ziyaretine giderdi. Çünkü o gün kaybetmişti Fatmasını.

Aradan yıllar geçip Güzel evlendiyse de unutamadı Fatma’yı. Zühre, olan biten her şeyin farkındaydı. Bu sevdaya saygı duyar, her yıl Güzel’den Fatma’yı mezarında ziyaret etmesini ister, giderken de bir gül götürmesini söylerdi.

Zühre, böyle asil, yüreği yiğit bir kadındı. Hiçbir gün bu konuda sorgulamadı Güzel’i. Güzel ise Zühre’nin bu asil davranışı karşısında mahçup olsa gerek, Fatma’yı ziyaretten döndükten sonra aynısından bir gülü de Zühre’nin uyurken yanıbaşına bırakırdı.

Evet, yıllar böyle geçti. Bir yürekte iki yâr, iki güzel kadın taşıyordu Güzel Dede. İkisi de aynıydı onun gözünde. Çünkü ikisini de çok sevmişti.

Her sabah aynı yerde oturan Güzel Dede’ye köyün gençleri gelip geçerken selam verir, ancak onun selamını almadan yollarına devam ederlerdi. Güzel Dede biraz sitem etse de bu duruma alışmıştı. Köyün en yaşlısı ve kalmış tek gazisiydi. Çocuklar çok severdi onu. O da çocukları… Çünkü tadamamıştı evlat sahibi olmanın duygusunu. “Nasıl bir şeydi acaba insanın baba olması?” diye iç geçirirdi çocukları her gördüğünde. Çevresinden kendisine “Bir daha evlen” diye baskılar vardı. Ancak O, Zühre’ye bunu yapamazdı. Onu kıramazdı. Zühre, yiğit olduğu kadar, bir o kadar da kırılgan, hassas bir yüreğe sahipti. Güzel Dede söylenen tüm sözlere aldırış etmedi. Kendisine de bu yakışırdı zaten.

Akşamları odasına çekilir, ay ışığında iki yıl önce yitirdiği Zühre’sinin yüzünü görür, dalardı sabahın ilk ışıklarına kadar onu seyretmeye. Komşusu Abuzer Efendi Alamanya’ya oğlunu ziyareti dönüşünde, Güzel Dede’yi unutmamış, kendisine bir plak almıştı. Güzel Dede buna sevinmiş, her akşam defalarca aynı plağı takar, plakla birlikte mırıldanırdı: “Akşam olur karanlığa kalırsın/ Derin derin sevdalara dalarsın/ Oy gelin gelin/ Sevdalı gelin/Öldürdün beni”

Bir sonbahar sabahı; Fatma’sının göçtüğü ve Zühre’sini yitirdiği bir sonbahar sabahıydı. Her sabah oturduğu yerde yoktu Güzel Dede. Düşünmüyordu artık hiçbir şeyi. O artık Fatma’sının ve Zühre’sinin yanındaydı. Nasıl öldüğünü kimseler bilmedi. Kimseler duymadan, sessizce ve yalnız öldü. İkindiye doğru fark ettiler komşular. Eve girdiklerinde tebessüm ediyordu. Kim bilir belki Fatma’ya, belki Zühre’ye tebessümdü bu. Kim bilir belki de ölümeydi.

Mezarını Fatma ve Zühre’nin mezarını görecek şekilde kazdılar. Artık onun bir eli Fatma’nın elinde, bir eli de Zühre’nin elindeydi. Onlara da bu yakışırdı zaten. Çünkü böyle bir sevda sonsuza dek ayrılığı hak etmiyordu.

Köylüler; genci yaşlısı, kadını erkeği, çoluğu çocuğuyla uğurlamaya gelmişlerdi Onu. Herkes ağlıyordu. Belki Güzel Dede böyle bir son hak etmedi diye ağlıyorlardı. Kim bilir, belki de böyle bir sevda yaşamadıkları için kendilerine ağlıyorlardı. Kalabalığı oluşturan herkes ağlarken, sanki Güzel Dede’nin kanatlanan ruhunu duyar gibiydi: “Neler çektim, neler gördüm/ Dert üstüne dertler ördüm/ Gam tasa hep çektim durdum/ Yalan oldu benim ömrüm/ Veran oldu benim ömrüm”.

Sadakat öyküsü

Gönderen mad00

Sadakat


Babaannem, şu uzun, uzunca ömründe bir defasına bari denizi görmemiş ve şu göremedi,görmedi meselesi sabah bilmez kış gecelerinin bitmez tükenmez muhabbetiydi evimizde...Ah o deniz, ne deniz ! Deniz böyle,deniz şöyle,o deniz bir acayip dünya...Oysa nerde deniz,nerde bizim köy! Hani kuş uçmaz,kervan geçmez derler ya , Deliorman'ın tâ göbeği... Sonra, bizim buralarda kalûbelâdan beri,kadın aş evini, ocağını bilr, gezi neyinedir derler.. Derler de, babaannemin gene çıkınında lâfı bol, şöyle bir tutturdu mu,işte bin dokuz yüz kırk dörtlerde Urus gelince buralara, köylerde tekezeseler kurulunca,milletin malı mülkü bir araya toplanıp mirî malı olunca, mirî malı denizdir yemeyen domuzdur, çalanı çırpanı,urguncusu vurguncusu tilkide pire gibi çoğalınca, yüksek yüksek binalar kurulup zina kaldırımlara inince, deniz denen o şeyin içine erkek merkek, kadın madın eşkâre çırıl çıplak girme modası çıkınca,yuların ipi zebanilerin eline geçince ve şu dünya işleri ters dönüp geri geri tepince, kıyamet alâmetleri şöyle böyle görünüp kapıya dayandı artık diye, dinlene dinlene anlatıp durdukça ve işin acı yanı, dinleyicileri günden güne azaldıkça,onu da, denizi görme tutkusu öyle bir yakaladı,pir yakaladı...Hastalanıp yatakta kaldğı günlerde bile, ikide bir,"ay çocuklar,şu deniz denilen medeti ölmeden bir görebılsem, vallahi bu fani dünyadan her nasibimi almış kadar olacağım, gözlerim açık gitmeyecek..." diye mızmızlanmaya başladı...

Bu yıl deniz boyunda bir geziye çıktık,beraberimizde onu da aldık. "Aman çocuklar,bu yaşta ,neyime benim deniz? Sizin hiç başka yapacak işiniz yokmuş gibi, uydunuz şeytana.. ." diye şakalaşıp durdu yolculuk esnasında,ama denizi görünce:

- Uuuuu bu da ne?- diyerek şaştı kaldı...

Sözde lâfı bol, çenesi durmadan çalan, köyün masalcı Gülsüm ninesiydi ve hemen, kıssadan kıssa, hayranlığını, anlatamadıklarını baştan savma,gelişi güzel bir uzunca "uuuu" ile geçiştiriverdi.Sonra devam etti:

- Deniz buymuş desene...Her zaman, hep böyle mi bu deniz? Ne çok su yarabbim...Bolluğun ucu bucağı yok...Kıpır kıpır dalgaları,bir yerlerden çıkıp ,aceleleri varmış gibi koşa koşa geliyorlar.. .

Sonra ezber bildiği, fakat içeriğini anlayamadığı o güzelim arapça dualarını hafif bir sesle,huşu içinde okuyarak, yavaş yavaş aşağılara indi...Yaşı seksenlerde seyretse de, hep daha yardımsız yürüyebiliyordu. Kıyıya vardı, kumsala oturdu.Ağır ağır ayakkaplarını, çoraplarını çıkardı. Önce ellerini,sonra ayaklarını suya batırdı. Usulluca yüzüne bir avuç su serpti.Bir müddet böyle kalakaldı.Kendikendine söylenerek ayağa kalktı. Şalvarının paçalarını dizlerine kadar çekti,çıplak ayaklarıyla birkaç adım ilerledi... Her halde bugünkü gezi için özel olarak seçtiği,gelişi güzel bağlanmış, kenarları oyalı, kahverengi çemberinin altında, biraz dağınık beyaz sümek rengi saçlarını meltem hafifçe okşarken,çocuklar kadar saf ve mutlu bir gülümseyişle dönüp ardına baktı.Orada bizdik,her zaman iftiharla,etraftakiler işitircesine "tosunlarım...çakırlarım... benim bir tanelerim" diye yüksek sesle haykırıp etrafı çınlattığı,koskocman delikanlı ikiz torunları... Arkamızda Varna,önümüzde vara gele çırpınan,yakomazlı bir ufuk ile haşır neşir dalgaların kocaman gizemli denizi, tepemizde martıların kavgacı çığlıkları,ileride,açıklarda demir atmış vapurlar...

Çıplak ayakları hep daha denizde,birkaç adım geri çıktı, bizi yanına çağırdı.

- İyi dinleyin beni -diye konuşmaya başladı... Bu deniz medetini gördüm artık...Baştan başa,boydan boya su,sudan başka bir şey değil, kim ne anlatırsa anlatsın,sadece su...Hem de suyun acayip bir sesi var, ama o kadar da acayip değil,tıpkı ormanın yaprak ışıltısı gibi: vışşş, vışşş, vışşş... Nesi var biraz daha serin , daha nefes açıcı,sebil sebil,dermanı boldur böyle şeylerin... Gençler yaz günleri neden kaçıyolar denize. Ne bilmiyorlar, neler bilmiyorlar...

Hep böyle abartılıdır anlatmaları babaannemin.Rastgele mi köyün bilirkişisi, akıl kumkuması,ünü köyün dışına taşmış masalcı Gülsüm annesiydi...

- Çocuklar, dedi,koca köyden alıp beni tâ buralara getirdiniz,zahmet ettiniz ...Muradınız neyse, nasıl desem bilmem ki,hepsi pek alâ da...

Biraz durakladı, birşeyleri hatırlamak istercesine sağ elini alnına götürdü ve sanki onun değilmiş, çok derinlerden,başka yerlerden gelen dokunaklı bir sesle :

- Dedeniz sağ olsaydı ya ba çocuklar... Şimdi hep beraber baksaydık ya denize,dedi...Zavallı, birşey göremeden göçtü gitti bu dünyadan...Ellisinde var yoktu...

Belli ki, yine bugüne mahsus, özel olarak kınalamış ellerini havaya kaldırdı, denizin üstüne sallayarak:

- Dedeniz pek kibardı,dedi...Camiye, cumaya giderken hep temiz gömlek ister,yakasına gül takardı...Sarığını fesine usulen sarar, tespihi şöyle tutardı rahmetli...

Durakladı , biz görmiyelim diye yüzünü denize çevirdi ve gözpınarlarına çökmüş ufacık, o deniz mavisi solgun fersiz gözlerinden birkaç damla gözyaşının neden öyle ansızın dökülüp, buruşmuş yanaklarından usul usul süzüldüğünü, Karadeniz'in dur durak, ölüm nedir bilmeyen hınzırım dalgalarına karışıp, nasıl akıp gittiğini, bir sır bozulur diye, ikiz kardeşimle başbaşa oturup konuşamadık bir türlü...

 

Galip Sertel

 

 

sözcükler:

Urus: Rus

eşkâre (âşkâre),Farsça : uluorta,açıkça

tekezese ( Bulgarca,kısaltılmış:TKZS) - Bulgaristan'da komünist rejimi döneminde tarım kooperatflerinin adı

SİZİN İÇİN ÖLÜMÜ GÖZE ALABİLECEK BİRİLERİ VARSA...


Hep ordu fethetmiş komutan gururuyla yürür, konuşurken ikide bir öksürürdü. Yaşı hayli ilerlemiş olmasına karşın kendi deyimiyle “zıpkın gibi delikanlı” idi. Her zaman taze, her an canlı ve oldukça da heyecanlıydı. Geçmişini kimse bilmez, sorana da söylemezdi. Kendince hobileri vardı. Balık tutardı, volta atardı, akıl satardı. Bazen de yan yatar, çamura batardı. Çamura batardı sözün gelişi aslında. Öyle uygunsuz ve kirli işlere bulaşmaz, iki kişiyle pek dolaşmazdı. Hep yalnızdı. “Anamdan yalnız doğmuşum” der, kendi kendine tebessüm eder, ara sıra da gülerdi. En çok çocukları sever, bütün çocukları dilinin döndüğünce överdi. Hiç evlenmemiş derlerdi. Çocuklara olan sevgisi belki de bu sebeptendi. Kale gibi adamdı bir zamanlar. Kendi öyle söylerdi. Bir gün yine balık tutmak için çay kenarına yaklaştı. Gözlerine inanamadı. “Herkes bugün balıkçı olmuş” diye mırıldandı kendi kendine. Çünkü her zamankinden daha fazla bir yoğunluk vardı. İnsanlar burada balık tutuyorlardı. Önce biraz tedirgin oldu, sonra çaya oltasını atmak için hazırlanmaya başladı. Tam o sırada bir çocuğun sularda çırpındığını gördü. Çocuk boğulmak üzereydi. Fakat her nedense hiç kimse ilgilenmiyordu bile. Yaşlı adam çocuğu kurtarmak için suya dalarken, bunun kendisi için bir son olacağını bilemezdi. Gitti, çocuğu tutup suyun kenarına kadar güçlükle de olsa getirdi. Çayın kenarına boylu boyunca uzandı ve son nefesini verdi. Onun kurtardığı çocuk bugün bir öğretmen olarak yaşamını sürdürüyor. Herkese şunu söylüyor. “Hayatta sizin için ölümü bile göze alabilecek insanlar varsa, ölümden niye korkarsınız?” Ve sizde insanları böylesine seviyorsanız onlarda sizin gibi düşünecek ve hayata gülümseyecektir. Yüzünüzden gülücükler hiç eksin olmasın. Hiçbir isteğiniz yarım kalmasın. Esenlikle. Ramazan Alemdar

bir sevda ugruna öyküsü

Gönderen mad00

bir sevda ugruna


Kadın yirmi yedi yaşında... Yüreği, kar beyaz soğuklara terkedilmişama inat bu ya hala sımsıcak. Düşünceleri kah hayatın gitgideağırlaşan gerçeklerinde kah aydınlık hayallerde dolaşıyor nefesnefese.. Elinde samur fırçası, geçmişi karalayıp bugünürenklendiriyor hiç durmadan. Renkler kıpır,kıpır , içindeki çocukhaşarı mı haşarı... Gözleri ise buğulu bakmakta hüzünlere yenik...Hayatı sorgulamaktan çoktan caymış.Omuzları

bir küçük kız çocuğun şımarıklığını sergilercesine "Bana ne"

ifadesinde. Kıpır,kıpır ya içi.. Arayışları var kendisinden bile

sakladığı. Bela da geliyorum demez ya... İşte böyle bir anda; ruhu,

sanal dünyanın kapısından sızıverir içeri sessiz, habersiz.. Hani şu

chat canavarı var ya bu günlerin belalısı. Orada kendisi gibi şaşkın

yüreklerin arasında buluverir kendini. Ve... olanlar olur o zaman. Hiç

beklenmeyen anda buzda kayar gibi "Hooop" havada bulur duygularını

darmadağınık. Sanki başında deli rüzgarlar hiç esmiyormuş, esenler de

yetmiyormuş gibi. Erkeğin yaşı otuz. Hırslı, kendinden emin.

Kendisiyle barışık ve yaşadığına memnun. Kahkahası ekrandan yüreklere

taşan, mutlu ve duygu dolu bir bulut adam. Eşi ve çocuğu için yaşamakta

olduğunu saklamadan kadını davet eder sanal dünyanın sanal aşk oyununa.

Acemidir kadın. Belki genç adam da öyle. Oynadıkları oyunun

tehlikesinden habersiz bir masalı yaşamaya başlarlar.Ekranın karşısında nefeslerini tutup beklerler sevdalınıngelmesini.

Karşılaşmaları her defasında kahkahaları hatırlatırcasına şen olur.

Zamanın koordinatları buluşamadığında, birbirlerine teğet

geçtiklerinde, hüzün yayılır gecelere. Uyku tutmaz bekleyişlerde

ikisini de. Sabah yeni umutlara gebe başlar. Ve ekranda doğarlar her

buluşmayla yeniden.. Duyguların en fırtınalısına yakalanırlar.

Birbirlerini gerçekten merak ederler. Bulut adam kadının

açlığından, üşümesinden bile sorumlu tutmaya başlar kendini. Kadınsa

adamın yorgun hallerine dayanamaz. Elleri dokunmasa da ellerindedir

artık. Birbirlerini elüstünde tutarlar anlayacağınız.Günler, aylar geçer...Hayaller ekranlara sığmaz olur. Artık görmek isterler birbirlerini. Dokunmak sarılmak isterler. Hatta çılgıncasına sevişmek...Kadın kıvranır onsuzluğun acılarında.. Özlem şiddetedönüşür. Acıtır... İşkencelere yatırır kadını. Oyun değildir artıkbu. Aşk ekranda değil hayatın ta içinde yaşamaktadır. Bulut adam sorar durmadan ;-N'olacak şimdi...Kadın, adam kadar cevapsız..."Bilmiyorum" der."Bilmiyorum"Artık sorgulamalar başlar duyguları ..."Bu nedir?...Bunun adı ne..?"Kadın

aşkı tanımlar ama çare değildir tanımlamak.. Yaşananlardır gerçek olan.

Hissedilenlerdir. Her sevdanın başını bir karabasan bekler

ya...Beklemese sevda denen şey olmaz zaten. İşte bu bir sevdadır ve

başında karabasanlar. Kadın unuttuğu aşk gözyaşlarını hüzünlere,

sancılara, onulmaz ağrılara boyar, alaca bulaca. Artık her şeye

gözlerindeki buğuların ardından bakmaktadır. Ve ekrana şunları;

buzların arasından aldığı yüreğinin kalemiyle yazar. Yüreğini buzlara

iade etmek üzere... "Beni ignore et*.Ne olur bunu yap."Bulut adam şaşkındır belki ama adı gibi bilir. Doğru olan budur. Düşünür bir süre.Susar ekran. Susar kadının yüreği... Ölümanıdır bu.Verilen son nefestir sanki.. "Sevdam

Hayır dese" " Sensiz yapamam dese" diye bekler nefes almak için. Bulut

adamın suskunluğu bozduğu yerde ölecektir kadın.. Bunu ikisi de

bilirler. Bir yazı belirir ekranda çaresizce okunan "Netten çıkıyorum o zaman" "Hoşçakal"Mavi

üzerine siyah yazılmış sözcükler kararlı ve kesindir... Titreyen ve

cansızlaşan parmakları son bir kez tuşları gezinir kadının "Hoşçakal"Düşer Bulut adamın gülen yüzü ekrandan. Ve Kadın ölür...

EDEN BULUR öyküsü

Gönderen mad00

EDEN BULUR


Bu olup bitenler karşısında ne yapacağını şaşırıp kalmıştı Fatma Hanım. Düşünme kabiliyetini yitirmek üzereydi. Başı döner gibi oldu. Bütün bu çektiği ıstırabın öcünü alırcasına kanepenin üzerine sırt üstü uzandı. Ağrılar beynini kemirmeye kanepenin üzerinde de devam ediyordu. Etmeyecek miydi? Yoksa beyni ayakta mı kalmıştı! Ya birde yürek acısı? Keskin bir kamçının ıslık çalarak insanın çıplak sırtına inmesinin verdiği o acıyı yüreğinde hissediyordu şimdi. Beynindeki ağrının sebebi başka ne olabilirdi. Kamçının sarıldığı ve ısırdığı yerde vücudundaki et parçasının yırtılarak, bembeyaz olan deri parçasının verdiği acının korkunçluğu karşısında içindeki acının şiddeti vız gelirdi. Yüreğindeki bu korkunç acı karşısında avazı çıktığı kadar bağırmak istemesine rağmen dürtüleri bunu engelliyordu. Gözbebeklerinin altı şişmişti ağlamaktan. İnsan aklının alamayacağı kadar büyük bir acının girdabında dönüp duruyordu. Bütün benliğiyle bu acıları bertaraf etmeye çalışsa da bunun mümkün olmayacağını anladığında yenik düştüğünü kabullenmekten başka çaresinin olmadığı kanaatine varıyordu. Çünkü kendisini yalnızlığın boşluğunda tepetaklak yuvarlanıp uçurumun derinliğine doğru düştüğü hissi ağır basıyordu. Umutsuzluk körük gibi işliyordu içine. Körük çekildikçe içindeki ateş alevleniyordu volkana dönüşürcesine. Filizleri açılmış bir çiçek gibi yeniden hayata başlamayı, çiçeklerin üzerine konan bir kelebek ve otların arasında ceylan gibi seken küçük kuzular gibi özgür olmayı, rüzgarın esintisiyle ağaç dallarının sallanarak naz yapışını, dağın eteğinden güneşin pırıl pırıl ufukta doğuşuyla birlikte masmavi denizin bir çarşaf gibi günü karşılamasını, gökyüzündeki küme küme bulutların pamuk yığınını andırmasını, martıların gökyüzünde dans edercesine coşkuyla kanat çırpışını, özlemişti çünkü çektiği bu acılar onu bunalımın eşiğine getirmişti. Kanepenin üzeri terden sırılsıklam olmuştu. Güçlükle doğrularak, ecza dolabına yöneldi ve aldığı iki ağrı kesici hapı yuttu. Dehşetli ve korkulu günlerin habercisiydi bu günler. Fırtına öncesi sessizlik gibi. O güne kadar özenle üzerine titrediği kocasının duygularını kökünden yavaş yavaş söküp attığına ve allak bullak ettiğine şahit olmuştu. Bir kasırgaya yakalanmış sağa sola savrulup duruyordu düşüncelerinde. Büsbütün yenik düşmüştü bu olaylar sonunda hayat mücadelesine. Tedbirsiz yakalanmıştı bütün bu olanlara. İnsanoğlunun başına her an her şeyin geleceğini öğrenmiş oldu bu sayede. Başkalarının başına gelenleri yüzeysel incelemişti hep. Derinden inceledikleri olmuştu ama ateşin düştüğü yeri yaktığını hesaba katmamıştı hiç. Şimdi o ateş kendi içini yakıp kavuruyordu. Tekrar uzanmış olduğu kanepenin üzerinde sağa sola dönüp, kıvrılıyordu. İçindeki ateş her geçen saniye daha da alevleniyordu. Hayata duyduğu o yürekten sevginin yerinde sevgisizlik ve umutsuzluk vardı şimdi. Başını önüne yıktı, derin bir nefes çekti ciğerlerine. İçi sitem doluydu, efkârlı efkârlı tüten bakışları buğulandı, dudağını dişlerinin arasına alarak sıktı koparırcasına. Gözlerindeki selin önüne bent koyamamıştı. Pırlanta gibi yüreği vardı. Aynı zamanda sevgiyi, şefkati, acımayı, yardımlaşmayı ve hassasiyetin inceliğini tanımış bir yüreğinde sahibiydi. Rengi uçtu, başı döndü hafiften. Alev alev tutuştu nefesi, dudakları kurudu. Sersemledi birden. Beyninde şimşekler çakıyor, yıldırımlara maruz kalıyordu. Şiddetli bir sarsıntı olmuştu vücudunda. Tıpkı sonbahar rüzgarıyla titreşen, dalında kalmak isteyen yapraklar kadar çaresizdi şu an? Oysa evlenirken ne hayalleri vardı. Hep mutluluk sevgi ve saygı üzerine? Hayallerinin gerçekleşmemesi bir yana yanına bile yaklaşmamıştı. Kocasının para kazanma hırsı felaketleri olmuştu. Oysa birkaç kez ağabeyi kocasının borçlarını ödemişti. Bir daha borçlanmayacağına dair söz vermesine rağmen hiçbir zaman sözünde durmadı. Yine bildiğini okudu. Çocukken yiyecek ekmeği bulamadığı günleri unutmuş, iyice kanatsızlaşmıştı. Fakir fukaraya yardımı kesmişti. Çalıştırdığı işçilerin alın teriyle kazandıkları maaşlarını geciktirmeye hatta vermemeye başlamıştı. Kocasının bu tutumu bir ailenin dağılmasına davetiye çıkarmıştı. Hangi kadın isterdi yuvasının bozulmasını? Çok direndiyse de nafile? Sertleşmeye başlamıştı son günlerde... Saçları tutam tutam çekildiğinden dolayı içi kızarmıştı. Sesini bile çıkarmamıştı acımasına rağmen. Ama dayanmaya gücü kalmamıştı. Evi terk edip gitti Fatma Hanım? Eden bulur misali, bir haber tefecilerin eline düşen iş adamı evinde ölü bulundu.

kalbim_haylaz@hotmail.com


obituary09@hotmail.com

emre_pb_@hotmail.com

by_kayseri_212@hotmail.com

Theunique07@hotmail.com

derya_892@hotmail.com

ayse_52@hotmail.com

bebek@hotmail.com

selin@hotmail.com

seyma44_1905@hotmail.com

sharon_stone@hotmail.com

guzel_kiz@hotmail.com

zeynep_@hotmail.com

zehra@hotmail.com

ayse_01@hotmail.com

zeynepsari_3@hotmail.com

atesli_kiz@hotmail.com

liseli@hotmail.com

travesty@hotmail.com

ruya@hotmail.com

kezban@hotmail.com

tweety_bjk@hotmail.com

derya@hotmail.com

seksi_kiz@hotmail.com

aysu@hotmail.com

esra7231@hotmail.com

ayse_03@hotmail.com

hulya_avsar@hotmail.com

merve@hotmail.com

nurten@hotmail.com

zerda@hotmail.com

cansu@hotmail.com

feza_feza21@hotmail.com

guzeller_guzeli@hotmail.com

seksi@hotmail.com

cerenzenger@hotmail.com

fatma_19@hotmail.com

pamela@hotmail.com

aylin1616@hotmail.com

tas_bebek@hotmail.com

deniz__mavisi@hotmail.com

ayca99939@hotmail.com

sezenekol@mynet.com

narcicegi33@hotmail.com

1-cellen_lp@hotmail.com

sevimli_kiz8@hotmail.com

ayse436@hotmail.com

hande_kara2@hotmail.com

gulsum_kolu39@hotmail.fr

ece_19@hotmail.com

meldaeren522@hotmail.com

ayseldemir_8@hotmail.com

aylin48@hotmail.com

gizemeris@hotmail.com

iraklikiz@hotmail.com

gulcan_efe@hotmail.com

gonul_273@hotmail.com

deryadeniz1984@hotmail.com

aylin2003_5@hotmail.com

baby_ayca@hotmail.com

zenka_26@hotmail.com

bayanuzgun@hotmail.com

seden_kaya@hotmail.com

blue_girl08@hotmail.com

demetekinci@hotmail.com

buse6@msn.com

duygu_altinbay@hotmail.com

buket_can01@hotmail.com

sevgi_ce7@hotmail.com

ilknu_4@hotmail.com

cici_kiz_esra@hotmail.com

zorkadin_34@hotmail.com

selin_cik_9@hotmail.com

tugce_226@hotmail.com

nazanbayan@hotmail.com

berna_karakas@hotmail.com

zuhresarol@hotmail.com

sumergirl@hotmail.com

lissi18_1@hotmail.com

ozgesarol@hotmail.com

dark_angel_546@hotmail.com

isabella762@hotmail.com

kyssygirl757@hotmail.com

monsa86@hotmail.com

sevda_35_@hotmail.com

lauracroft@email.it

aysesari87@hotmail.com

aleyna2003@hotmail.com

duygu_melda@hotmail.de

gangstahgirl015@hotmail.com

feyza09@hotmail.com

aysenim87@hotmail.com

cananbayat@hotmail.com

blue_girl885@hotmail.com

xpinarx@hotmail.com

minikcadi_1988@hotmail.de

deryasarol@hotmail.com

blue_girl170@hotmail.com

aysemin43@hotmail.com

gonca_akdogan@hotmail.com

eda_13_8@hotmail.com

kardelen13_@hotmail.com

elif1964@hotmail.com

zeynooo@hotmail.de

anastasiaay@hotmail.com

nukhet8986@hotmail.com

elifbaskaya@hotmail.com

nihalsivgin@hotmail.com

sonya_90_3@hotmail.com

pinar_arslan07@hotmail.com

damla_ars@hotmail.com

maynak@msn.com

gozde114@hotmail.com

cigdemkalimero@hotmail.com

cancan150@hotmail.com

songul_cansu_1979@hotmail.com

ebru_ant@hotmail.com

seldaoksuzoglu@hotmail.com

slina_busra@hotmail.com

jenniferlundmark@hotmail.com

ebru_48@hotmail.com

cadicik_89@hotmail.com

babeglr@hotmail.com

aysenkaptan@hotmail.com